| Böyle bir şey, dünyadaki bütün büyülerden ve bütün hazinelerden daha muhteşem olurdu. | Open Subtitles | مثل هذه الأشياء تكون أعظم من السحر و كل الكنوز التى فى العالم |
| Evet, dünya dışı yolculuklardan getireceğimiz hazinelerden. | Open Subtitles | نعم , من كل الكنوز التي سنقوم بجلبها من الرحلات الخارجية |
| Buldukları garip bronz mekanizmanın ise nadir olarak rastlanan ve antik dünyadan gelen kendi çapında en değerli hazinelerden biri olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | وجدوا أيضا آلة برونزية قديمة تعتبر واحدة من أندر وأثمن الكنوز العلمية التي تكشفت عن العالم القديم |
| Tapınak Şövalyelerinin hazinesi, bütün hazinelerden daha değerlidir. | Open Subtitles | كنز هيكل الفرسان هو كنز الكنوز. |
| Tapınak Şövalyelerinin hazinesi, bütün hazinelerden daha değerlidir. | Open Subtitles | كنز فرسان المعبد هو كنز الكنوز |
| Evin önceki sahipleri tarafından bırakılan gizli hazinelerden neler çıkıyor, bilemezsin. | Open Subtitles | لتعجبتِ من الكنوز المنسية التي تركها شاغلين المنزل السابقين! |
| O hazinelerden biri bizi Camelot'a getirdi. | Open Subtitles | وأحد هذه الكنوز "(قادنا إلى "(كاميلوت |