| Ama Petey'ye söylemeyiver. Yazık, çocuk çok heyecanlandı. | Open Subtitles | لكن رجاءا, لا تقولى لبيتى لانه متحمس جدا |
| Tarih sınavı yüzünden çok heyecanlandı dün gece araştırma yaptı ve JFK'nin sadece havaalanı olmadığını keşfetti. | Open Subtitles | لقد كان متحمس بخصوص أمتحان التاريخ كان على الإنترنتَ ليلة أمس وإكتشفَ بأن جي أف كاي لم يكنَ في المطار فقط. |
| Jack'e hapisten çıkacağını söyleyince, büyük sunumunu izleyeceğin için çok heyecanlandı. | Open Subtitles | آه، حسنا، قلت جاك الذي كنت الحصول من السجن، وكان كل متحمس كنت تحصل على رؤية عرضه كبير. |
| Jessi annesinin hayatta olduğunu öğrenince çok heyecanlandı. | Open Subtitles | جيسي كانت متحمسة لايجادك بأن امها على قيد الحياة |
| Senin muvafakatınla senin ajansın olacağı için süper heyecanlandı. | Open Subtitles | انها متحمسه جدا بشان توليها منصب كمنصبك بشرط ان تشعر بخير بشان ذلك |
| - Mm-hmm. Lindsey'e söyledim. Dedim ki, "Göğüslerine kan dolmuş." Steve heyecanlandı mı? | Open Subtitles | أنا أخبرت ليندساي أنه لديكي علامات حمل هل ستيف كان متحمسا |
| Ona bu sabah verdiğin pulları görünce gerçekten çok heyecanlandı. | Open Subtitles | لقد كان متحمساً جداً عندما أعطيتيه تلك الطوابع فى الصباح |
| Sonra birden atladığı bir şeyi fark etti, acayip heyecanlandı, | Open Subtitles | بعدها لاحظ شيء ما كان غائباً عنه تحمس بشكل رهيب |
| Ve o kadar heyecanlandı ki ona " Hammond, gerçek değil " diyemedim. | Open Subtitles | وأصبح متحمس للغاية ولم استطع أن أقول له لا يا هاموند هذا غير صحيح |
| Sevgili olduğumuzu sandı ve benim etnik kökenimden biriyle çıktığın için çok heyecanlandı. | Open Subtitles | يظن أننا حبيبان وهو متحمس لأنك تواعدين شخصاً من عرقي. |
| Ve daha ileri gitmeden, Tanrı çok heyecanlandı. | Open Subtitles | ..و قبل أن نبحر في ذلك ! الإله متحمس جدا |
| Ben Tramer'la konuştum ve senden bahsettiğimde gerçekten heyecanlandı. | Open Subtitles | لقد تكلمت مع (بين ترامير) وقد كان متحمس جداً عندما أخبرته كم أنتِ منجذبة له |
| Ona senin çalışmalarından bahsettim ve oldukça heyecanlandı. | Open Subtitles | قلت له عن عملك وهو متحمس جداً |
| Ee, sonunda burada para kazandığımızı duyduğunda Jim heyecanlandı mı? | Open Subtitles | هل (جيم) متحمس بأننا سنجني المال أخيراً؟ |
| Çok heyecanlandı, ...bana ve arabaya mutluluklar diledi. | Open Subtitles | كنت متحمسة تمنت أن أكون والسيارة سعيدين معاً |
| Belli ki Hope, "ikinci terapistini" gördüğü için heyecanlandı. | Open Subtitles | هوب كما يبدو متحمسة لمقابلة معالجها الثاني |
| Bence o kadar heyecanlandı ki yolda sağına soluna bakmayı unuttu. | Open Subtitles | أنا أعتقد أنّها كانت متحمسة جداً لدرجة أنّها نسيت النظر إلى الطريق |
| Çok özür dilerim Ellen. Fazla heyecanlandı da. | Open Subtitles | أنني متأسفه ياأيلين إنها فط متحمسه |
| Fark ettin mi bilmiyorum. Sanırım baya heyecanlandı, ne dersin? | Open Subtitles | لاأعلم اذا ما لاحظت اعتقد انه كان متحمسا للغاية الا تعتقد ذلك ؟ |
| Eugene birdenbire heyecanlandı. Evet! Bunu yapmalısın dedi. | Open Subtitles | : وفجأة صار يوجين متحمساً وقال لي نعم ، يجدر بكِ فعل هذا |
| Belki müşterilerden birisi heyecanlandı. | Open Subtitles | لربما أحد الزبائن قد تحمس أكثر من اللازم يا إلهي الرحيم, لا عجب أن لا أحد يزوركِ |
| Çocuklarım o kadar heyecanlandı ki aylarca gördükleri her Afrika kökenli Amerikalıya ailemizde zenci bir bebek olduğunu söyledi. | Open Subtitles | تعلمين، أطفالي كانوا متحمسين لغاية ولأشهر، كانوا يمشون في الجوار ويخبرون كل شخص من أصول أفريقية يرونه أن لدينا طفلا أسمرًا في العائلة؟ |
| - heyecanlandı. | Open Subtitles | هو مضطرب. |