| Kimseden yalan söylemesini istemedim, bir kere bile, hiçbir zaman. | TED | لم أخبر أحدا بأن يكذب، ليس مرة واحدة ، ابدا. |
| Ama bu hayalde hiçbir zaman bu şövalye bana "Haydi, bebeğim. | Open Subtitles | و لكن لم يحدث ابدا انني حلمت بأن يقول لي الفارس |
| Şu anda bile koku alabiliyorsan, Burnun hiçbir zaman kapanmayacaktır. | Open Subtitles | واذا واصلت الإفراط في التركيز، أن انفك لن يغلق ابداً. |
| Gökyüzü yeterince kullanılmıyor, ayrıca hiçbir zaman karayolu gibi tıkanacağını sanmıyorum. | TED | السماء لا يتم استغلالها، وأزعمُ أنها لن تكون مزدحمة أبدًا كالطرق. |
| Yeterince uzun değil. Balayıları hiçbir zaman yeterince uzun sürmez. | Open Subtitles | ،ليس كافياً بالمرة شهور العسل لا تستمر لفترة كافية قطّ |
| hiçbir zaman iç maddeye dokunmuyorlar. Daha ve daha çok ortak evrim. | TED | إنها لا تتطرق للمسائل الداخلية مطلقاً. هناك المزيد والمزيد من مصاحبات التطور. |
| Onlara hiçbir zaman deli olmadığımı kanıtlayabilirim. | Open Subtitles | أعتقد أننى يمكن أن أثبت لهم أننى لم أكن أبداً مجنونة و لم تكن لدى أى عادات سيئة من هذا النوع |
| Köyü savunmak, hiçbir zaman benim planlarım içinde yer almadı. | Open Subtitles | لم يسبق مطلقا بأن كانت سياستى هى الدفاع عن القرية. |
| Sen ortak olduğumuzu sanıyordun, ama hiçbir zaman ortak değildik. | Open Subtitles | هل تعتقد اننا كنا شركاء, لكننا لم نكن ابدا شركاء |
| Hala tatbikattayız, bayan hiçbir zaman yemek için zaman harcama. | Open Subtitles | انه التدريب يا انسه. لا تضيعى ابدا اى فرصه للاكل. |
| Prenses kimseyle takılmaz. hiçbir zaman takılmadı, asla da takılmayacak. | Open Subtitles | الأميرة لم تتمسك بى ابدا اما لا ، اما سافعل |
| İnandığın ve yaşama amacın olan her şeyi seni hiçbir zaman sevemeyecek olan bir adam için terk edecektin. | Open Subtitles | لقد تركتي كل شيء تؤمني به. كل شيء عيشتي من اجله, من اجل رجل لا يمكن ابداً ان يحبك. |
| Ailesi, ne onu ne de seçtiği hayatı hiçbir zaman anlamadı. | Open Subtitles | . عائلته التي ابداً لمْ تقبل مسار حياته ولمْ يفهمها تماماً |
| Yani hiçbir zaman iyi görünmüyorsun, fakat şu an, gerçekten kötü görünüyorsun. | Open Subtitles | أعني أنت لاتبدين بحال جيد ابداً لكن الآن تبدين بحال سيء جداً |
| Fakat hiçbir zaman o tür hikâyeye olan sevginizden vazgeçmiyorsunuz. | TED | لكن حبك لا يكبر أبدًا عن هذا النوع من القصص. |
| Bir hayalperestim, fakat aynı zamanda özgün şeyleri ve hiçbir zaman kaçmak istemeyeceğim, en içteki doğamızla ilgilenmeyi seviyorum. | TED | أنا حالمة ولكن في نفس الوقت أحب الأشياء الحقيقية وتتعامل مع أعماق طبيعتنا، والتي لا أرغب أبدًا بالهروب منها. |
| Beceremedikleri için hiçbir zaman uzağa gidemezler. Ama aslında bunu istemezler. | Open Subtitles | لا يبتعدون قطّ لكونهم لا يقدرون، لكن بالواقع لكونهم لا يريدون. |
| Ama senden benim için bir şey yapmanı hiçbir zaman istemedim. | Open Subtitles | لكني لم أرد منك مطلقاً أن تفعل أي شيء من أجلي |
| Uzak mesafeli ilişkilerde hiçbir zaman iyi olmadım. | Open Subtitles | لم أكن أبداً بارعة في علاقات المسافات الطويلة |
| Bu yüzden, hiçbir zaman uzun soluklu bir ilişkim olmadı. | Open Subtitles | لهذا لم يسبق لي وأن كنت في علاقة طويلة الأمد |
| Sen bana yardım ettin... ve hiçbir zaman olmadığımız kadar yakın olduk. | Open Subtitles | ساعدتني في بعض الأمور، وأصبحنا أقرب من أي وقت مضى |
| 17 yaşından beri onunlayım. Bizim –bizim hiçbir zaman ayrı hesaplarımız olmadı. | TED | لقد كنت مع زوجي منذ كنت في السابعة عشرة من العمر .. لم يكن أبدا لدينا حسابات بنكية منفصلة. |
| Ne yazık ki, askerlerin talepleri hiçbir zaman kabul görmemiştir. | Open Subtitles | للأسف الطلب على الجنود لم يكن أبداً أعلى من الآن |
| Gerçek şu ki, mikroskop altında göremediğim bir şeye... hiçbir zaman gerçekten inanmam ben. | Open Subtitles | الحقيقة هي أنني لم أكن يوماً مؤمناً في أي شيء لم أستطع رؤيته تحت المجهر |
| Patricia hiçbir zaman kız olmadı, küçük İsa. | Open Subtitles | ، باتريشيا لم تكن أبداً فتاة ، أيها المسيح الصغير |
| Vücudum bana hiç ihanet etmedi ve hiçbir zaman yanlış değildi. | TED | لم يخنّي جسدي على الإطلاق، ولم يكن جسدي خطأً على الإطلاق. |
| Buna hiçbir zaman ihtiyaç duymayacaksın evlat. | Open Subtitles | لن تحتاج احدآ أبدآ للقتال بدلآمنكيا فتى. |