| Rawls, müdürün ölümünden sonra yaşanan hortumda öldüğü sanılan mahkûm. | Open Subtitles | راولس كان السجين الذي مات بإفتراض في الإعصار ذلك المدير المسبوق فيلويس قتل. |
| Bir hortumda olduğu gibi etrafındakileri çekmeye başlayıncaya kadar görülemezler. | Open Subtitles | ومثل الإعصار لا يمكنك أن تراه إلا بعد أن يهلك كل شيء |
| hortumda olmak isteyeceğin son yer bir karavandır. | Open Subtitles | آخر مكان تريد أن تكون فيه خلال الإعصار هو في المقطورة |
| Dışarıdaki hortumda bolca suyumuz var istersen! | Open Subtitles | حسن، لدينا الكثير من الماء في الخرطوم بالخارج! |
| Hatta Jesse etrafa dökülecek ve hortumda kalacak olan miktarı da hesaba katarak 920 galon yapalım onu. | Open Subtitles | في الواقع (جيسي)، دعنا نجعلها 920 لنحسب المُنسكب وما يبقى في الخرطوم |
| 2001'de Travis James ağabeyi Tucker ve annesi Jan'i Enid, Oklahoma'daki McCleary Karavan Parkı'nı vuran bir hortumda kaybetmiş. | Open Subtitles | (في عام 2001 (ترافيس جيمس (خسر أخاه الأكبر (تاكر ووالدته (جين)عندما ضرب الإعصار موقف المقطورات بماكلير في إينيد بأوكلاهوما |
| O hortumda hazır ol. | Open Subtitles | قفوا إلى جانب ذلك الخرطوم! |