| Ben de seni aramak üzereydim. Oturma odası duvarın için özür dilerim. | Open Subtitles | كنت على وشك أن أتصل بك، أنا آسف على جدار غرفة الجلوس |
| Sizi bu saatte rahatsız ettiğim için özür dilerim. Eşinizi görebilir miyim? | Open Subtitles | مرحبا، آسف على ازعاجك في هذا الوقت المتأخر هل يمكنني رؤية زوجتك؟ |
| Öyle söylemek istemedim ve suratına geğirdiğim için özür dilerim. | Open Subtitles | لم أعني ما قلته و أعتذر عن الانفجار في وجهك |
| Böyle daldığım için özür dilerim ama korkmanıza gerek yok. Ooh! | Open Subtitles | آسفة على إقتحامي المكان هكذا، لكن ليس هناك سبباً لأن تخاف. |
| Bak, geçen gün sana verdiğim tavsiye için özür dilerim. | Open Subtitles | اسمع , انا آسف لأني اعطيتك تلك النصيحه ذاك اليوم |
| Bak, beni dinle. Mezuniyet kutlaman için hazırlık yapamadığım için özür dilerim. | Open Subtitles | اسمعي , أنا آسف لأنني حقا لم أزيل كل المعيقات لأجل التخرج |
| Sana o dairede söylediğim her şey için özür dilerim. | Open Subtitles | أنا آسف بشأن الذي قلته لك ذلك اليوم في الشقة |
| Sana bağırdığım için özür dilerim. Kendimi iyi hissetmem için uğraştığını biliyorum. | Open Subtitles | آسفة لأنني صببت غضبي عليك أعلم أنك كنت تحاول جعلي أشعر بتحسن |
| Sizi yalnız bıraktığım için özür dilerim ama büyük adamı karşılamamız gerekiyordu. | Open Subtitles | آسف على ترككم هنا ولكن لا بُدَّ أن نرحب بعدودة الرجل الكبير |
| Ne aileni biliyorum, ne de araziden çıkarıldığınızı. Çektiğiniz acılar için özür dilerim. | Open Subtitles | أنا لا أعلم شىء عن عائلتك ولا عن طردهم أنا آسف على ألمهم |
| Şimdiye kadar başına sardığım bütün dertler için özür dilerim. | Open Subtitles | أنا آسف على كل المتاعب التي سببتها لك حتى الآن |
| Teşekkür ederim efendim, ayrıca kıymetli vaktinizi aldığım için özür dilerim. | Open Subtitles | شكراً لك يا سيدي , وأنا أعتذر عن إهدار وقتك الثمين |
| Bu saatte geldiğim için özür dilerim ama hayat memat meselesi. | Open Subtitles | أعتذر عن مجيئي في هذا الوقت ولكنها مسألة حياة أو موت |
| Densizce konuştuğum için özür dilerim ama daha dikkatli olman lazım. | Open Subtitles | أعتذر عن لهجتي الحادة لكن يجب أن تكوني أ كثر حذراً. |
| Gürültü için özür dilerim. Neredeyse bitirdim. Hiçbir şey duymadım | Open Subtitles | ـ أنا آسفة على هذا الازعاج ـ لقد قاربت على الانتهاء ـ أنا لم أسمع شيئاً |
| Bana hayaletlere inandığını söylediğin zaman senden şüphe ettiğim için özür dilerim. | Open Subtitles | أنا آسف لأني شككت بك حين أخبرتني بما آمنت به بشأن الأشباح |
| O Hintli herif esnemek için kalktığında bağırdığım için özür dilerim. | Open Subtitles | أنا آسف لأنني صرخت عندما ذلك الرجل من الهند نهض ليتمدد |
| Bak, derste yaptıklarım için özür dilerim. | Open Subtitles | حسناً، أنظري، أنا آسف بشأن الصف كنت فقط أتسكّع، أنا آسف |
| Böyle habersiz geldiğim için özür dilerim ama aramaya çalıştım. | Open Subtitles | آسفة لأنني حضرت دون سابق علم هكذا ولكنني حاولت الإتصال، |
| Geçen gün için özür dilerim. Kalbini kırdıysam da özür dilerim. | Open Subtitles | آسفة بشأن ذلك اليوم آسفة إن كنت جرحت مشاعرك |
| Seni getirttiğim için özür dilerim. Hâlâ hasta olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أنا آسفة لأني أجبرتك على الحضور على الرغم من مرضك |
| Davetsiz geldiğim için özür dilerim fakat bunu geri getirmem gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | انا اعتذر عن التطفل لكن اعتقد انه يجب ان أعيد هذه شكراً |
| Düş kırıklığı için özür dilerim. Yaşayıp hayatın nimetlerini tadacaksın. | Open Subtitles | آسف أنني خيبت أملك، لكنك ستعيش لتستمتع بكل ثمار الحياة |
| Başka kabahatim var mı bilmiyorum. Ağzımı açtığım her an için özür dilerim. | Open Subtitles | لستُ واثقًا من أيّ شيء بعد الآن آسفة لأنّي فتحتُ فمي من الأساس |
| Samantha, bunu sana kişisel olarak söyleyemediğim için özür dilerim. | Open Subtitles | سامنثا, آسف أني لم أكن قادر على اخبارك هذا شخصيا. |
| Sana bağırdığım için özür dilerim. Öyle yapmamalıydım. | Open Subtitles | آسف لأنّي صرخت عليكِ، لم يكن عليّ القيام بذلك. |
| Müsait olamadığım için özür dilerim, üç hafta öncesine geçmeye çalışıyordum. | Open Subtitles | أعتذر لأنني لم أكن متوفراً كنت أحاول العودة لقبل ثلاثة أسابيع |