| Kendinizi paramparça etmediğiniz için şanslısınız. | Open Subtitles | أنت محظوظ لكونك لم تقطع نفسك أشلاءً أتعرف إن الناس سمعوا الإنفجار ؟ |
| Onu bayıltmaya ayarladığım için şanslısınız. | Open Subtitles | لحسن حظك أننى عايرته ليصعق فقط. |
| Biri bana bir zamanlar merhametin değerini öğrettiği için şanslısınız. | Open Subtitles | لحسن حظّكم أنّ أحدهم علّمني ذات مرّة قيمة الرأفة |
| Bu TED sahnesinde gerçekleşen ilk kostüm değişikliği bu yüzden, bence buna şahitlik ettiğiniz için şanslısınız. | TED | وهذا هو أول تغيير زي على منصة تيد، لذا يا رفاق أنتم محظوظون جداً لتشهدوا ذلك، على ما أعتقد. |
| Dahi olmadığınız için şanslısınız. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأنك لست عبقري |
| Bir şeylere ilgisi olan bir kızınız olduğu için şanslısınız. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأن يكون لديك ابنة تهتم بالاشياء |
| Yanımda oturduğunuz için şanslısınız. | Open Subtitles | أنت محظوظ لانك تَجْلسُ مَعي. |
| - Hayır size çarpmadığımız için şanslısınız. | Open Subtitles | أوه، لا، أنتم محظوظين لأنكم لم تسحقوا. |
| Kendinizi paramparça etmediğiniz için şanslısınız. | Open Subtitles | أنت محظوظ لكونك لم تقطع نفسك أشلاءً |
| Hayatta olduğunuz için şanslısınız efendim. | Open Subtitles | أنت محظوظ لكونك على قيد الحياة |
| - Burada olduğum için şanslısınız. - Kapatmak için mi? | Open Subtitles | لحسن حظك أننى هنا لتقوم بإطفائه ؟ |
| Bugün doğum günüm olduğu ve cömert hissettiğim için şanslısınız. | Open Subtitles | لحسن حظّكم أنّه عيد ميلادي ويغمرني شعور الكرم |
| Avukatım golf sahasında olduğu için şanslısınız. | Open Subtitles | سأتكفل بهذا كم أنتم محظوظون أن المحامين في رحلة جولف |
| Hâlâ yaşadığınız için şanslısınız. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأنك ماتزال حي |
| O enerji darbesi oraya geldiği için şanslısınız. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأن تلك الإنفجارات أصابت فى هذا المكان. |
| Onu öldürmediğiniz için şanslısınız. | Open Subtitles | انك محظوظ لانك لم تقتله |
| - Ölmediğiniz için şanslısınız. | Open Subtitles | أنتم محظوظين لأنكم لا زلتم أحياء |
| Yangın kontrol altına aldığı için şanslısınız. Zarar çok daha büyük olabilirdi.. | Open Subtitles | من حسن حظك أن الحريق كان محدوداً كان يمكن يتوسع الضرر |
| Sana bir şey söyleyeyim, ben olduğum için şanslısınız. | Open Subtitles | ونقطة آخري، انك محظوظ انه كان أنا من عبر المدخل |
| Şansını zorlama, evlat. Hayatınızı bağışladığım için şanslısınız. | Open Subtitles | لا تكن هكذا أيها الولد، إنك محظوظ لأنني تركتكما دون قتلكما |
| Oldukça cömert bir yüzde tutturdunuz ve bunu aldığınız için şanslısınız. | Open Subtitles | تحصل على نسبة جيدة.انت محظوظ لحصولك على هذا |
| - Bu kadar güzel bir yerde yaşadığınız için şanslısınız. | Open Subtitles | من حسن حظكِ أن تقيمي في بلدة بمثل هذا الجمال |