| bu sabah. yaşadığım için şanslıyım. | Open Subtitles | هذا الصباح ، أنا محظوظ لكوني على قيد الحياة |
| İyi bir hizmetçiye sahip olduğum için şanslıyım. | Open Subtitles | أنا محظوظ أن يكون عندى مدبرة منزل ممتازة |
| Sanırım şimşek çaktırıp yağmur yağdırmadığın için şanslıyım. | Open Subtitles | أظن أني محظوظ لأنك لم تستعملي الرعد والبرق |
| Hikayelerini, bilgeliklerini benimle paylaşıyorlar ve ben sadece onlarla olduğum için şanslıyım. | TED | إنهن يشاركن قصصهن معي، ويشاركن حكمتهن معي، وأنا محظوظة لأنني معهن. |
| Bu olaydan sonra, hala bir işim olduğu için şanslıyım. | Open Subtitles | أَنا محظوظُ بأن ما زِلتُ أعمل بعد الذي حدث |
| Lutetia'da yaşadığım için şanslıyım. | Open Subtitles | إنني محظوظ لأنني أعيش في لوتيسيا |
| Çocuk müzik dehası. Ondan ders aldığım için şanslıyım. | Open Subtitles | كنتُ محظوظ للحصول على درس معه. |
| İyi bir hizmetçiye sahip olduğum için şanslıyım. | Open Subtitles | أنا محظوظ أن يكون عندى مدبرة منزل ممتازة |
| - Dinle Wally, teşekkürler. Seninle tanıştığım için şanslıyım. - Şanslı olan benim. | Open Subtitles | أنظر واللي شكرا أنا محظوظ أني قابلتك أنا الشخص المحظوظ |
| Senin gibi bir pislik için çalışmayacağım için şanslıyım. | Open Subtitles | أنا محظوظ لأنى لن أضطر لأن أسمع أوامر وغد مثلك |
| Kızların kalplerini kırmakta bu kadar iyi olduğun için şanslıyım. | Open Subtitles | أنا محظوظ لأنك جيد جدا بتحطيم قلوب الفتيات |
| Siz de yanımda olduğunuz için şanslıyım. | Open Subtitles | أنا محظوظ لأنك لدي أيضًا. |
| Havuzdaki tek erkekti. Ben kaptığım için şanslıyım. | Open Subtitles | كان الرجل الوحيد في المسبح كنت محظوظة لأنني التي أوقعت به |
| Beni uçurumdan aşağı çektin. İyileştiğim için şanslıyım. | Open Subtitles | لقد أسقطتني من أعلى جرف إنني محظوظة لأنني تعافيت. |
| Burada olduğun için şanslıyım. | Open Subtitles | أَنا محظوظُ أنك هنا. |
| Değilsin. Senin gibi bir komşum olduğu için şanslıyım. | Open Subtitles | لاتشعري ، أنا محظوظ لأنني جارك |
| Burayı bulduğum için şanslıyım. | Open Subtitles | أنا محظوظ للحصول عليه. |
| Kızımın güçlü bir kalbi güçlü bir aklı ve hiç susmayan bir çenesi olduğu için şanslıyım. | Open Subtitles | أنا محظوظ إن إبنتي لديها قلب قوي وعقل قوي وفم كبير |
| Baskısı yok, bu yüzden onu ellerimde tutabildiğim için şanslıyım. | Open Subtitles | هذا الكتاب لم ينشر بعد لذلك ان محظوظ ان وقع بين يدي |
| Belki de onu hiç tanımadığım için şanslıyım. | Open Subtitles | أعتقد أحيانا , أنني محظوظ بأنني لم التقي به من قبل , تعرف |
| Oradan sağ salim çıktığım için şanslıyım. | Open Subtitles | إني محظوظ لأني خرجت من هناك حي |
| Öyleyse kazananlar arasında olduğum için şanslıyım. | Open Subtitles | أنا محظوظة أنني على سلسلة متواصلة من الفوز إذن |
| Adam sistemde olduğu için şanslıyım. | Open Subtitles | كنت محظوظة ان ذلك الرجل كان محفوظاً في النظام. |
| Athena ismini vermediği için şanslıyım. | Open Subtitles | كنت محظوظة لأنها لم تسمك أثينا |