| - Gece yarıları kimseler yokken bana yaptığın bütün iğneler. | Open Subtitles | كل تلك الحقن التى اعطيتيى اياها تلك الليلة عندما كنا وحدنا ؟ |
| - Gece yarıları kimseler yokken bana yaptığın bütün iğneler. | Open Subtitles | كل تلك الحقن التى اعطيتيى اياها تلك الليلة عندما كنا وحدنا ؟ |
| En azından biri teşekkür edebiliyor. İçinde örümcek veya zehirli iğneler yok. | Open Subtitles | يبدو أنه أفضل ما لدي، لا يوجد داخله عناكب أو إبر مسمومة. |
| İğneler sana yiyecek, içecek ve hatta kadın olarak dönecektir. | Open Subtitles | الأبر تتحول إلى الغذاء الشراب، والجنسِ أيضاً. |
| Hayır, son derece güvenlidir. Ben sadece mecbur kalmadıkça sana iğneler saplamak istemiyorum. | Open Subtitles | إنّما فقط لا أرغب أن أغرز الإبر فيكِ ما لم أكن مضطرّاً لذلك |
| Beyaz ışıklı iğneler kasket üzerinden çalışıp beyin dokuları tarafından emilince tekrar okunuyor. | Open Subtitles | عن طريق رؤوس الدبابيس الخفيفة البيضاء على طول كامل طول غطاء الرأس ونعيد قرائتها بعد خروجها من أدمغتهم |
| Bayanlar, bu iğneler Almanya'dan geldi. 8 Dinar sadece. İğne yapabilir miyim? | Open Subtitles | سيدتي, هذه الـ"حقن" تأتى من "ألمانيا" إنها تكلف (8) "دنانير", هل أحقنه؟ |
| Şu haberlerde duyduğunuz iğneler var ya? | Open Subtitles | هل تعلمين تلك الحقن كنت أسمع عنهم في الأخبار |
| O iğneler muhtemelen düşük şekeri içindi. | Open Subtitles | الحقن كانت من المحتمل لأجل سكّر الدمّ المنخفض. |
| Size hiç, takımdayken bazı iğneler vurulduğundan söz etmiş miydi? | Open Subtitles | هل هي أذكر من أي وقت مضى الحصول على أي نوع من الحقن بينما كانت في الفريق؟ |
| Valium, sarı haplar, kırmızılar, Kokain öğütücü, iğneler. | Open Subtitles | فاليوم، الصفراء والحمراء، طاحنة كوكايين، إبر للمخدرات |
| Bir anne sopa nerede kendi bebeğin kafasında iğneler ve , 35 yıl sonra , Ona tekrar öldürmek için geri gelmek . | Open Subtitles | حيث تضع الأم إبر في رأس ابنها الصغير و بعد 35 سنة تعود لتحاول قتله مرة أخرى |
| 1870 yılında doğan Bay Fish ucuna çivi çakılı sopalarla kıçına şaplak yemekten ve kasıklarına dibine kadar iğneler sokmaktan hoşlanırdı. | Open Subtitles | سيد فيش ولد فى 1870 كان يستمتع بالضرب بمجداف به مسامير حشو الأبر داخل فخذه |
| Yani, koluna iğneler saplamaları için ondan izin almadınız? | Open Subtitles | إذن , ما سألتها إذا كان من الممكن أن يغرزوا كل تلكم الأبر في ذراعها ؟ |
| Bu, burada görebileceğiniz gibi cerrahların vücuda iğneler sokarak tohumları göndermesi ile yapılıyor ve tüm bunlar, | TED | وطريقة عملها، كما ترون هنا، هو أنّ الجراحين يدرجون الإبر في الجسم لإدخال الأشعة، وكل هذه، |
| İnsanların temiz iğneler kullanmasını istiyorsunuz, ve bağımlılar da temiz iğneler kullanmak istiyor. | TED | فالناس تريد الإبر النظيفة والمدمنين يردون أيضاً الإبر النظيفة |
| Tıbbi iğneler kemiğin içine yerleştiriliyor ve dışarıdan vidalarla bağlanıyor. | Open Subtitles | الدبابيس الجراحية مُدخَل إلى العظمِ ومُرتَبَط إلى برغي خارجيِ. |
| Babasının ona yaptığı iğneler yüzünden değil mi? | Open Subtitles | ليس بسبب حقن أبيها؟ |
| Bunu; kadın, terapi, iğneler ve ekipmanlar. | Open Subtitles | ،هذا، هي، العلاج الطبيعي والحقن والأجهزة الطبية |
| Korunmasız cinsel ilişki ve kullanılmış iğneler yayılmanın başlıca sebepleri. | TED | الاتصال الجنسي غير الآمن وتبادل الابر الملوثة هي الاسباب الاولى للعدوى. |
| İğneler var ve ve yılanlar ve ve sırt çantalı böcekler. | Open Subtitles | لديهم ابر و ثعابين وكذالك حشرات تحمل حشرات |
| Ama sen çok geç olmadan iğneler için aceleyle çıkmışsın. | Open Subtitles | لا, لكن, اسرعت للخارج لانك اردة الحُقن قبل فوات الاوان |
| Bu yüzden iğneler hakkında düşünmeye oldukça fazla zaman ayırdım. Mesela, uygun boyutlarda iğne bulabilecek miydik? | TED | فبدأت بإهدار فترات طويلة من الوقت أفكر بالإبر: فمثلًا، هل سنجد إبرًا مناسبة بالدقة المطلوبة؟ |
| Pardon, pardon. Her tarafımda iğneler var. | Open Subtitles | آسفه، آسفه هناك دبابيس بكل الثوب |
| Korkunç. İğneler. İğrenç. | Open Subtitles | أبر مقزز انهم يحتاجون دمى |
| Yaptığı iğneler Ölüm Meleği'ne denk düşüyor. | Open Subtitles | و الآخر يفضل إستعمال الإبرة عمليات حقنه تتماشى مع ملاك الموت |
| Lanet iğneler. | Open Subtitles | تلكَ الإبرُ اللعينـة! |