| Yol ayrımındaki işarete vardığınızda, doğuya giden yolu takip edin. | Open Subtitles | ، عندما تصلوا الى العلامة عند الشوك اتبعوا الطريق الى الشرق |
| Yol ayrımındaki işarete vardığınızda, doğuya giden yolu takip edin. | Open Subtitles | ، عندما تصلوا الى العلامة عند الشوك اتبعوا الطريق الى الشرق |
| Eğer evin önünde bir işaret koyarsak, o işarete sahip binlerce ev olabilir. | Open Subtitles | سيكون هناك عدد لانهائي من المنزل مع تلك العلامة |
| Ayrıca, bir tehlike anında dışarı fırlamak için bir işarete ihtiyacımız var. | Open Subtitles | أيضا ، سنحتاج لإشارة للنخرج من هناك بسرعة في حال وجود خطر |
| Yardıma, bir işarete ihtiyacın var. | Open Subtitles | إنكِ تحتاجين للمساعدة تحتاجين لشريك، و تحتاجين لإشارة ما |
| Ailemde ilk doğan çocuk hep bu işarete sahip olur. | Open Subtitles | . أول رضيع بعائلتي . لطالما حمل هذه العلامة |
| Şimdi, ne deniyor? "Hiç kimse satamasın, alamasın o işarete sahip değilse." | Open Subtitles | الآن، ما الذي يقوله هذا الأمر؟ " لن يستطيع أحد الشراء أو البيع بدون هذه العلامة." |
| Elemandaki işarete bakın. | Open Subtitles | انظروا لهذه العلامة علي هذا الرجل. |
| Bu yeterli. İşarete gelin. | Open Subtitles | هذا كافٍ ، و الآن عودا إلى العلامة |
| Elinizdeki işarete göre bir şövalyesiniz. | Open Subtitles | العلامة على يدك تخبرني إنّك فارس. |
| - İddiaya varım, şu işarete taş atamazsın. | Open Subtitles | -أراهنك أن تصيب تلك العلامة بالحجر |
| - İşarete geldik! | Open Subtitles | إقتربنا من الوصول إلى العلامة! |
| - Bak, eğer üstesinden gelemeyeceğini hissedersen, bir işarete ihtiyacımız olacak. | Open Subtitles | أنتَ مُحق - انظر، إن شعرتَ - أنك لا تستطيع التحكم نحتاج لإشارة بيننا |
| En azından bir işarete ihtiyacım var. | Open Subtitles | أبي أحتاج لإشارة على الأقل |
| Bir işarete ihtiyacım var. | Open Subtitles | أحتاج لإشارة |