| Benim için öyle. Bu eve gelmemin ve işi, hayalet yazarlığı almamın sebebi. | Open Subtitles | هي كذلك بالنسبة لي لهذا جئت إلى هذا المنزل لهذا أخذت هذه الوظيفة. | 
| Bunca zamandır buradayız ve ben hala aynı işi yapıyorum. | Open Subtitles | إننا نعيش هنا منذ زمن ومازلت أعمل في الوظيفة نفسها | 
| Böylece, bu işi başarmak için ne lazım diye düşündüm. | TED | لذا فكرت، حسنا الآن ماذا يتطلب الأمر لإنجاح هذا الموضوع؟ | 
| Kilise dışındaki hiç kimseyle bir işi olmaması lazım onun. | Open Subtitles | هو يجب الا يفعل شيئا مع أي شخص خارج الكنيسة | 
| Sorduğum için kusura bakmayın ama oğlunuzun burada ne işi vardı? | Open Subtitles | سيدتي، أنا آسف لسؤالي، ما الذي كان يفعله ابنك في الحي؟ | 
| Senin gibi bir kızın böyle bir yerde işi ne? | Open Subtitles | ماذا تفعل فتاة جميلة مثلك فى مكان مثل هذا ؟ | 
| Üçüncü olarak, işi yerine getirme sorumluluğunu okul seviyesine bırakıyorlar. | TED | والثالثة هي، تطوير حس المسؤولية على مستوى المدرسة لأداء المهمة. | 
| Örneğin eğer şansı yaver gider de ilk olanı hemen seçerse işi tamamlar. | TED | إذا، على سبيل المثال، كان محظوظًا وقام باختيار الأصلي مباشرةً، سيكون أتم عمله. | 
| Evet ve haklıydım. İşi alamadın ve tüm paranı kumarda kaybettin. | Open Subtitles | نعم وكنت محقة فقد خسرتي الوظيفة وفقدتي كل نقودك فى المقامرة | 
| Kabul ediyorum, kitabını işi kabul etmeden önce okumam gerekirdi. | Open Subtitles | كان يجب عليَّ قراءة كتابكِ قبل أن أقبل بهذه الوظيفة | 
| Ben akademisyen değilim, ama sanırım bu işi hak ettiniz. | Open Subtitles | أنا لست بطالب علم لكن أعتقد أنك حصلت على الوظيفة | 
| Bu işi kolaylaştırın ve bir kilo mercimek verin. aşı oranını 6'ya katlayın. | TED | أجعل الأمر سهلا وأعط كيلو من العدس، وستتضاعف نسب التطعيمات بمعدل ست مرات. | 
| Amthor'un cevabını öğrenmek istersin diye düşündüm ayrıca şu işi resmileştirmek istedim. | Open Subtitles | ظننت انك تريد معرفة ما قاله امثور واردت ان اجعل الأمر رسمى | 
| Bu işi, adının Tom Doniphon olduğunu söyleyip öylece kesip atamazsınız. | Open Subtitles | لا يمكنك القول اسمه توم دنفون وترك الأمر عند هذا الحد. | 
| Joe'nun küçük oğlu olduğunu biliyorum ama burada ne işi var? | Open Subtitles | انا اعرف انه ابن جو الصغير ولكن ماذا يفعل هنا ؟ | 
| İşi hücuma mı bırakacaksın, yoksa bize yardım edecek misin? | Open Subtitles | نعم سيدي هل ستدعون الدفاع يفعل كل شيء؟ أم ستساعدوننا؟ | 
| Kendisi girişimci, ama İtalyan olduğu için her yaptığı işi adım adım izliyorlar. | Open Subtitles | كما تعلمون, هو مقاول. لكن لأنه أيطالي, هم يستمرون بمضايقته لكل شيء يفعله. | 
| Şimdi soru sırası bende. Geminizin burada ne işi vardı? | Open Subtitles | الان اجيبى على سؤالى ماذا كانت تفعل سفينتك هنا ؟ | 
| Yemek tarifinin işi size öğle veya akşam yemeği için seçenek sunmaktır. | TED | المهمة العادية لوصفة غذائية هي إخباركم ماذا تصنعون لوجبة العشاء أو الغذاء. | 
| Bayan Spalding kocanız işi hakkında size ne söyledi bilmiyorum. | Open Subtitles | سيدة سبالدنج لا أعلمُ إن أخبركِ زوجكِ عن مقدار عمله | 
| O zaman şu yaşlı ve şişko elemanın evde işi ne? | Open Subtitles | ما الذي تفعله بتمثال الرجل العجوز السمين في هذا المنزل إذن؟ | 
| Her zaman bir model olmak istediğimi biliyordun... ve buna rağmen işi aldın. | Open Subtitles | علمت بأني دائما ما رغبت أن أكون عارضة أزياء وقبلت بالعمل بكل الأحوال | 
| Belki de, o işi benim için siz yapmak istersiniz? | Open Subtitles | ليس لدى خادم ربما تودين فعل ذلك من آجلى ؟ | 
| Patlamış mısırın işi orada başlar. Kulaklarını tıkamak için alırsın. | Open Subtitles | هنا بدأت أعمال الفشار تشتري لنفسك كيسا وتجعله سدادة لآذانك. | 
| Bu işi bedava yapmaya başladığın anda kanatların çıkmaya başlar. | Open Subtitles | حينما تبدأ بفعل تلك الأمور بدون مقابل تنمو أجنحتك وقتها | 
| Bu nedenle kendini geri plana aldı ve yaptığı işi süslemeye başladı. | TED | و من ثم إعتزل ذلك, و لم يقم بشئ سوى كتابة الأعمال. | 
| Ne yaptığı işi, ne de nereli olduğunu söylemedi bana. | Open Subtitles | أو عملها, أو من حيث أتت, أو حتى ما قالت. | 
| Çünkü bu işi doğru yaparsan, dinler ve öğrenirsen ondan sonra bu şehirde.. | Open Subtitles | لأن عندما تؤدي هذه الوظيفه جيدا إن استمعت وتعلمت ستكون قادرا على عمل |