| İşin gerçeği, eğer başına bir şey gelseydi ne yapardım bilemiyorum. | Open Subtitles | .. الحقيقة هي انه اذا حدث شيئا لك فلا اعلم كيف اتعامل معه |
| Ama işin gerçeği ben de pekiyi sayılmam. | Open Subtitles | لكن ، الحقيقة هي أنا لا أتعامل مع هذا جيداً |
| İşin gerçeği, örebilmek için birbirimizin saçlarının uzamasını bekliyoruz. | Open Subtitles | الحقيقة هي أننا ننتظر لشعرنا أن ينمو حتى نستطيع تجديله |
| Ama işin gerçeği yaptığın evlenme teklifini çok dikkatli düşünmeliydim. | Open Subtitles | .. ولكن حقيقة الأمر هي.. اخذت عرضك علي محمل الجد |
| İşin gerçeği siz yeteneksiz ve zavallı birisiniz ve diğerlerini suçluyorsunuz çünkü sizde gerekli yetenek ve cesaret yok ve seçtiğiniz yolda başarılı olacak bir özelliğiniz yok. | Open Subtitles | الحقيقه هي انك غير مؤهله ومثيره للشفقه وتلومين غيرك لانك لا تملكين الشجاعه والمهاره |
| Ama işin gerçeği eski sevgilinle arkadaş olmaya çalışmak göründüğünden çok daha zor. | Open Subtitles | لكن الحقيقة هي محاولة أن تكون صديقاً لعشيقتك السابقة أصعب مما يبدو |
| Ama işin gerçeği, insanlar nesneleri farklı görebilir. | Open Subtitles | لكن الحقيقة هي أن الناس قد ترى الأمورعلىنحومختلف، |
| İşin gerçeği, kendi hayatıma onlarınkinden daha çok değer verdim. | Open Subtitles | صراحة لقد وجدت ان الحقيقة هي انني فضلت حياتي على حياتهم |
| İşin gerçeği, içerideki çocuklardan herhangi biri hiç prova yapmadan benim bölümümü benden daha iyi yapabilir. | Open Subtitles | الحقيقة هي , أيٌ من الشباب هنا يستطيع ان يرقص بدوري أحسن مني وبدون تدريب |
| İşin gerçeği şu an 0 inçin var. | Open Subtitles | الحقيقة هي انه الان لايوجد لديك ولا حتى بوصة واحدة |
| Şarkı söylerken nasıl davranmam gerektiğini biliyorum ama işin gerçeği şimdiye kadar kimsenin erkek arkadaşı olmadım. | Open Subtitles | وأعلم كيف أمثلها بأغنية ..لكن الحقيقة هي لم أكن حقاً من قبل عشيقاً لأحد |
| İşin gerçeği, sonları bizim gibi olsun istemediler. | Open Subtitles | الحقيقة هي انهم لم يريدوا ان ينتهوا بشكلنا. |
| Çünkü işin gerçeği, bu resim çok da umurumda değil. | Open Subtitles | لأن الحقيقة هي أني لا أهتم مطلقاً لهذه الصوره. |
| Ama işin gerçeği, beni unutamadın. | Open Subtitles | لكن الحقيقة هي , انك لم تقدري على نسياني |
| Biliyorum kafanda bir sürü güzel yıl kaybettiğimizi düşünüyorsun, ama işin gerçeği ben Serena ve Eric'e karşı berbat bir babaydım. | Open Subtitles | لتحديد نوع العلاقة التي نرغب بها أنا أعلم أنك تظنين أننا فقدنا الكثير من الوقت لكن الحقيقة هي أني |
| Jüriye göre sen hâlâ bir şeyler saklıyorsun, ve işin gerçeği saklıyorsun da. | Open Subtitles | بالنسبة لهيئة المحلفين يبدو أنك تخبئين شيئا و الحقيقة هي أنك تفعلين |
| İşin gerçeği bugünlerde kötü bir gazeteyi daha az parayla işletmek daha karlı. | Open Subtitles | حقيقة الأمر هي أن الربح أكبر هذه الأيام في إدارة صحيفة سيّئة بأموال أقل |
| Ama işin gerçeği birisi hep kaybetmeye mahkûmdur. | Open Subtitles | ولكن حقيقة الأمر على أحدهم أن يخسر دائماً |
| İşin gerçeği siz yeteneksiz ve zavallı birisiniz ve diğerlerini suçluyorsunuz çünkü sizde gerekli yetenek ve cesaret yok ve seçtiğiniz yolda başarılı olacak bir özelliğiniz yok. | Open Subtitles | الحقيقه هي انك غير مؤهله ومثيره للشفقه وتلومين غيرك لانك لا تملكين الشجاعه والمهاره |
| İşin gerçeği sonsuza dek başkalarına bağımlı bir ülke olamayız. | Open Subtitles | الحقيقة أنه لا يمكننا أن نصبح دولة مستقلة الى الأبد |
| İşin gerçeği, ne kurallar, ne de ödüller işleri yoluna sokmak için yeterlidir. | TED | والحقيقة هي أنه لا القواعد ولا الحوافز تكفي للقيام بالمهمة. |
| İşin gerçeği, zaten sana bir faydası olmazdı, çünkü kabul edelim ki endüstri kadın sesi sıkıntısı çekmiyor. | Open Subtitles | وحقيقة الأمر على الأرجح هذا لن يفيدك في شيء لنواجه الأمر , أن الصناعة لا تحتاج صوتاً نسائياً |
| İşin gerçeği bazı insanların sizin hakkınızda şikayetleri var. | Open Subtitles | الحقيقة هى أن بعض الناس هنا لديهم بعض الشكاوى منكما |