| - İki dolarlık indirim kuponun var. - Tamam, 2 dolar. | Open Subtitles | لقد حصلت على خصم بدولارين حسنا |
| İki dolarlık benzin koydum zaten. | Open Subtitles | عبّأتها بدولارين |
| - İki dolarlık fahişe gibi. Yang, o benim bileği kırık hastam. | Open Subtitles | كعاهرة تعمل بدولارين. (يانغ)، هذا كاحلي المكسور. |
| Yoksa iki dolarlık saç tıraşından tuttuğum gibi, bu sidiği sana içiririm, bütün gün yanında taşımak zorunda kalırsın. | Open Subtitles | أو سأمسكك من خلف قصة شعرك ذات الدولارين وأجبرك أن تشرب هذه العينة كي تحملها طوال اليوم |
| İkiz her zaman kurbanın elinde iki dolarlık bir banknot bırakırdı. | Open Subtitles | جيمنى كان دائما ما يترك ورقة الدولارين فى يد ضحاياه |
| Bana iki dolarlık şarap ve devlet yemeği ısmarlayark beni cesretlendireceğini, ve teleziyondaki | Open Subtitles | تظنين بامكانك اشباعي بوجبة حكومية ثمنها دولاران |
| İki dolarlık biralar var. | Open Subtitles | جعة بدولارين |
| Adamlarınız benim bilmediğim iki dolarlık bir banknot buldu mu? | Open Subtitles | يارفاق هل وجدتم ورقة الدولارين لا أعلم عنها |
| Biraz yıpranmış ama şüphesiz ki bu iki dolarlık bir banknot. | Open Subtitles | لا حدال فى ذلك انها ورقة الدولارين |
| - Sonra iki dolarlık banknottan bahsettim ve şans eseri buldunuz. | Open Subtitles | ثم ذكرت لك موضوع ورقة الدولارين فرجعت.. - ووجدت ورقة الدولارين, يالك من محظوظ |
| - İki dolarlık banknot yok. | Open Subtitles | لا وجد لورقة الدولارين |
| Ian, iki dolarlık banknot gibi görünüyorsun. | Open Subtitles | إيان، تبدو مثل ورقة الدولارين |
| Tavuk Kanadı'nda iki dolarlık indirim varmış. | Open Subtitles | خصم دولاران على الأجنحة |