| Ben de Ede bebeği düşürdüğümü söyledim ama bana inanmadı. | Open Subtitles | لذا أخبرت إدي أنني قد فقدت الجنين لكنه لم يصدقني |
| Ben de Ed'e bebeği düşürdüğümü söyledim ama bana inanmadı. | Open Subtitles | لذا أخبرت إدي أنني قد فقدت الجنين لكنه لم يصدقني |
| Oh, teşekkürler Tanrım, diğerleri bana söylediğine inanmadı. | Open Subtitles | اوه ، اشكر الله ان احدا لم يصدق مانعتني به. |
| Ne yaparsam yapayım lafıma inanmadı. Tekrar sordu. | TED | مهما حاولت جاهدةً، لم تصدقني. وسألتني مرة أخرى. |
| Nerede olduğunu bilmediğime inanmadı. | Open Subtitles | كان لا يصدقنى بأنه ليس عندى فكره أين توجد هذه الثروه |
| Babam mucizelere hiç inanmadı ama şimdi benim için mucize peşinde. | Open Subtitles | كما ترين. والدي .. من قبل لم يؤمن والدي بالمعجزات مطلقا |
| 57 yıl boyunca senin hikâyeni anlattım kimse bana inanmadı. | Open Subtitles | لمدة 75 عاماً قمت بسرد حكايتك لم يصدقني أحد إطلاقاً |
| Amcam bana inanmadı. Eğer yardım etmezsen... | Open Subtitles | العم ريد لم يصدقني ، وإذا كنت لن تساعدني. |
| Neyse ki bana inanmadı, yoksa öldürmek zorunda kalacaktım. | Open Subtitles | الحمدلله أنه لم يصدقني لأن لا أضطر لقتله |
| Bana inanmadı çünkü ona "Bugün babamın doğum günü. | Open Subtitles | هو لم يصدقني لأني قلت له أنه عيدميلاد والدي |
| Baş Müfettişe bile söyledim. Tek kelimesine bile inanmadı. | Open Subtitles | أنا حتى أبلغت رئيس المباحث لكنه لم يصدق كلمه .. |
| Görünen o ki, Komiser Wapner söylediklerinizi bir kelimesine inanmadı. | Open Subtitles | من الواضح، ان سيادة القاضى لم يصدق كلمة واحدة مما قولت. |
| Baban dosyayı yeniden açmak istiyordu çünkü resmi rapora inanmadı. | Open Subtitles | كان ابيك سيعيد فتح القضية لأن لأنه لم يصدق الملف الرسمى |
| Ben sadece ilk baskıların olduğunu söyledim ama bana inanmadı. | Open Subtitles | أخبرتها أن ما لدي هو العدد السابق فقط، لكنها لم تصدقني |
| Arkadaşlarım bana inanmadı, ama nasıl inanmazlar, çünkü o kadar... | Open Subtitles | لم تصدقني صديقاتي ولكن كيف سيصدقون ذلك لأنه |
| Nerde olduğunu bilmediğime inanmadı. | Open Subtitles | كان لا يصدقنى بأنه ليس عندى فكره أين توجد هذه الثروه |
| Küresel anlaşmanın mümkün olabileceğine hiç kimse inanmadı. | TED | لم يؤمن أحد بإمكانية التوصل لاتفاقية عالمية. |
| Kalenin hazineyle dolu olduğunu söylerdi, kimse ona inanmadı. | Open Subtitles | كان واثقاً من أن القصر مليء بالكنوز لكن لم يصدقه أحد |
| Ona söyledim ama bana inanmadı, gidip kendisi bakmak istedi. | Open Subtitles | فأخبرته ، إذا لم يصدّقني فليذهب إلى الحديقة ويرى بنفسه |
| Elinizden bir şey gelmediğini söylediğinizde size inanmadı. | Open Subtitles | لم يصدقك عندما أخبرته أنك لا تستطيع فعل شئ |
| Kadın kendine geldiğinde, haksız yere suçlandığına dair yeminler etti ama adam inanmadı. | Open Subtitles | لقد كذبت عليه , عندما جاءت له , اقسمت انها اتهمت زوراً بتلك الجرائم , لكنه لم يصدقها |
| Önceki hayatımdan ilk ke vazgeçtiğimde... Kimseler temiz olduğuma inanmadı. | Open Subtitles | في بادئ الأمر عندما تخلّيت عن حياتي السابقة لم يصدّق أحداً أنّي نظيفة |
| Garip cüce adam beni takip etmeye başladı ve bana bağırdı topallıyordu ve sırtında da kambur vardı ve polis bana inanmadı ve bir at tarafından eziliyordum ve... | Open Subtitles | و لقد صرخ فى أعرج و لديه جدبة كبيرة على ظهره و الشرطة لم تصدقنى |
| Kimse ona inanmadı, ama sanırım haklıydı. | Open Subtitles | لم يصدّقه أحد لكنني أعتقد أنه كان محقاً |
| Bir yanım buna inanmadı, fakat bir yanım da doğru olduğunu biliyordu. | TED | جزأ مني لم يكن يُصدق ذلك، غير أن جزأً آخر أدرك أن ذلك كان صحيحاً. |
| Senin için geldiğime inanmadı. Görmeden sızmak zorunda kaldım geçmek için. | Open Subtitles | لم تصدق أنّي جئت للقائك، اضطررت للدخول متسللًا لأتجاوزها. |
| İnsanlar bana inanmadı. Hepsini tek başıma yaptığımı düşündüler. | Open Subtitles | لكن الناس لم يصدقوني وظنوا إنني ألفق كُل هذا من نفسي. |