| Çocuklarını huzur içinde büyütmek istiyorsan insan doğasını değiştirmenin bir yolunu ara. | Open Subtitles | تريد أن تربي أولادك بــ سلام؟ جد لنا طريقة لنغير الطبيعة البشرية |
| Rönesans insanlığında, Avrupa aydınları kendi dünya görüşlerinin merkezine Tanrı yerine insan doğasını koydular. | TED | في عصر النهضة الإنسانية المُثقفون الأوروبيون وضعوا الطبيعة البشرية بدلًا من الرب في مركز نظرتهم إلى العالم. |
| Bu çok temiz ve oldukça iyi, ama insan doğasını değiştiremezsin. Öyle mi? | Open Subtitles | إن كل مانراه الآن هو مشاعر صافية ونبيلة لكنكَ في الواقع لن تستطيع تغير الطبيعة البشرية |
| Bu yüzden dil, insan doğasını şekillendiren veya yaratan bir şey değil, daha çok insan doğasına açılan bir pencere. | TED | بالتالي اللغة ليست مجرد مُكونة او مُشكلة لطبيعة البشر بقدر ماهي نافذة على طبيعة البشر. |
| Bana makinenin insan doğasını öğrenip öğrenemeyeceğini sordun. | Open Subtitles | سألتني لو كانت الآلة قادرة على تعلّم الطبيعة البشريّة. |
| İnsan karakterini çok iyi yargılar, insan doğasını iyi bilirsiniz. | Open Subtitles | أنت مثل القاضي الممتاز بالحرف الواحد و معرفتك بالطبيعة البشرية لا نظير لها |
| Ve Tomas insan doğasını yargılamaz sadece ilgilenir. | Open Subtitles | وتوماس لم يكن يقدّر الطبيعة البشرية كانت عيناه لا ترى الا هي |
| İnsan doğasını anladığını sanıyordum. | Open Subtitles | كنت اظن انك تفهم شيئا عن الطبيعة البشرية |
| "Bu asaletli yapısı insan doğasını yüceltti". | Open Subtitles | أنت من رفعت الطبيعة البشرية لهذه المكانة النبيلة لصانعها |
| Hırsızlıkla öyle meşguller ki, insan doğasını anlamaya vakitleri yok. | Open Subtitles | انشغالهم في السرقة يمنعهم من دراسة الطبيعة البشرية |
| Nabe, insan doğasını aydınlatır. Nabe=Yemeğin bir kaba düzenli konması | Open Subtitles | في الحساء الساخن, الطبيعة البشرية تأتي أولاً. |
| Kendi içinize bakarak yani içgözlem yaparak insan doğasını öğrenebileceğiniz fikrine dayanıyordu. | Open Subtitles | بفكرة أنك تستطيع أن تنظر لنفسك و تتأمل و تتعرف علي الطبيعة البشرية بهذه الطريقة |
| İnsan doğasını anladıktan sonra geriye sadece analiz etmek kalır. | Open Subtitles | ،أنت تفهم الطبيعة البشرية والباقي مجرد تحليل للبيانات |
| Teknoloji birçok engeli aşabilir ancak insan doğasını aşamaz. | Open Subtitles | ويمكن للتكنولوجيا التغلب على معظم العقبات، لكنه لا يستطيع التغلب على الطبيعة البشرية. |
| Ama ikimizin de insan doğasını iyi tanıdığımızı düşünürdüm. | Open Subtitles | لكني كنت أعتقد أننا كنا نتشارك نظرة معينة في الطبيعة البشرية |
| İyi iş çıkardın. İnsan doğasını muazzam bir şekilde izliyorsun. | Open Subtitles | قمت بعمل جيد تفهمين الطبيعة البشرية بشكل ممتاز |
| İyi iş çıkardın. İnsan doğasını muazzam bir şekilde izliyorsun. | Open Subtitles | قمت بعمل جيد تفهمين الطبيعة البشرية بشكل ممتاز |
| Neredeyse her şeyi değiştirebilirim ama insan doğasını değiştiremem. | Open Subtitles | أستطيع تغيير كلّ شيء تقريباً... لكني لا أستطيع تغيير الطبيعة البشرية |
| İnsan doğasını alt etmem gerekecek ve genetik, insan doğasının temelini oluşturuyor o yüzden insan doğasının değişmesi zordur. | Open Subtitles | سأضطرّ للتغلّب على طبيعة البشر، والجينات هي أساس طبيعة البشر، لذا فإنّ من الصعب تغيير طبيعة البشر. |
| İnsan doğasını tasarlamak, insanların yaşadığı ve çalıştığı kurumları tasarlamakla olur. | TED | لقد شكلنا طبيعة البشر عن طريق تشكيل المؤسسات حسب ما يعيشه الناس و ما يعملون . |
| Bu kadar sert olma teknofobi, insan doğasını hiç bir yere götürmez. | Open Subtitles | لا تكوني قاسية جداً, فوبيا التقنية لن تصل بالطبيعة البشرية إلى أي مكان. |