| Bu en üst düzeye çıkarma stratejileri şüphelileri itirazlarının beyhude olduğuna, itirafın tek yol olduğuna inanmaları için tasarlanmıştır. | TED | وقد تم تصميم هذه المبالغات ليشعر المتهم أن الإنكار غير مجد، وأن الاعتراف هو الخيار الوحيد. |
| Bunun kim olduğunu, kimin yaptığını bilmiyorduk, fakat her halükarda itirafın zorla alındığını belirledik. | TED | نحن لا نعلم من بالضبط، الشخص الذي فعل ذلك، ولكن على أي حال، الاعتراف كان بالإكراه، توصلنا إلى ذلك. |
| Bu sözde itirafın nasıl elde edildiği sorusu bir yana dursun hükümetiniz ne yapmamızı bekliyor? | Open Subtitles | بصرف النظر عن الوسيلة التي حصلتم بها على هذا الاعتراف, ماذا تتوقع حكومتكم منا؟ |
| Tam itirafını istiyorum. İtirafın olmadan adalete erişemem. | Open Subtitles | أريد اعترافك الكامل دون ذلك ، لن تحصل على العدالة |
| Ama senin itirafın gereksizdi. | Open Subtitles | لكن اعترافك كان فقط لكي تنضم اليهم |
| Her eylemin, her gizli itirafın kaydı vardır. | Open Subtitles | سجل كُلّ عمل، كُلّ إعتراف مَهْمُوس. |
| Ama elimizde itirafın var. | Open Subtitles | لكننا حصلنا على إعترافك للتو. |
| Polisime yaptığın itirafın sonuçlarının farkında mısın? | Open Subtitles | أنت مدرك لعواقب الاعتراف الذي أدليت به لشُرطيّ؟ |
| Ölüm tehdidiyle yapılmış bir itirafın kanıt sayılmadığını bilmiyor musun? | Open Subtitles | ألا تعلم أن ذاك الاعتراف تم تحت الإكراه خوفاً على حياة أحدهم لا يُعتدَّ به كدليل. ؟ |
| Yani şu sözde itirafın biraz uydurma duruyor. Saçmalık. | Open Subtitles | الاعتراف الذي تزعمه يبدو بالأحرى ملفّقًا بحلول الآن. |
| Önemli olan o itirafın nasıl elde edildiği. | Open Subtitles | لكن ما هو بالغ الأهمية، هو كيفية الحصول على الاعتراف. |
| Asıl önemli olan itirafın gerçek olup olmaması değil, nasıl alındığı. | Open Subtitles | لكن ما هو بالغ الأهمية هو كيفية الحصول على الاعتراف وليس إن كان حقيقي أم لا. |
| Bunlar "minimize stratejileri" olarak adlandırılır. Şüpheliye sempati ve anlayış iletmek için tasarlanmışlardır. İtirafın daha hoşgörülü bir muamele ile sonuçlanacağı anlamına gelir. | TED | ويدعى ذلك "أساليب التهوين،" وهي مصممة لنقل التعاطف والتفهم إلى المتهم، وهي تلمح إلى أن الاعتراف سيؤدي إلى تساهل أكثر. |
| İtirafın sana ne ceza vereceğimizi etkiliyor olabilir. | Open Subtitles | قد يؤثر اعترافك فيمّ سنحكم عليك به |
| Bunu haketti. Al işte! İşte kahrolası itirafın! | Open Subtitles | انه يستحق هذا ها هو اعترافك |
| Büyük itirafın bu mu? | Open Subtitles | هل هذا هو اعترافك الكبير ؟ |
| Senin itirafın için buradayınz. | Open Subtitles | نحن هنا من اجل اعترافك |
| İtirafın çok görsel olacak! | Open Subtitles | سيصبح اعترافك مصوّراً! |
| Ayrıntılı itirafın karşılığında Kral, Majestelerini boşayıp Veliaht'ı evlatlıktan reddedecek ve ikisinin sürgünde yaşamasına izin verecek. | Open Subtitles | في مقابل إعتراف كامل منك, الملك سيطَلِّق جلالتها, ويتبرأ من "الدوفين", والسماح لكلاهما بالعيش في المنفى. |
| Burada lanet olası bir itirafın ortasındayım. | Open Subtitles | أنا في وسط إعتراف هنا |
| Yoksa itirafın senden çekip çıkarılsın mı? | Open Subtitles | أم يجب إنتزاع إعترافك منك؟ |