| iyi ve kötü arasındaki anlamsız, sonu gelmeyen savaşlar neden Ama ölüm. | Open Subtitles | لكن ليس موت بدون جدوى المعرك الغير منتهية بين الخير و الشر |
| Benim ona iyi ve sorumlu kararlar nasıl alınır, öğretmem gerek. | Open Subtitles | علىّ تعليمها كيف تأخذ قرارات جيدة و مسؤولة |
| Bakkalda daha fazla para kazanabilirsin, üstelik iyi ve kalıcı bir iş. | Open Subtitles | نحن نعرف أنك ستحصل على أكثر من محل البقالة و هو عمل جيد و دائم |
| Bu daha iyi. Ve elbette, prensipte, üç, dört ve daha fazla adımda düşünülebilir, ama işler zorlaşmaya başlar. | TED | هذا أفضل. و بالطّبع، مبدئيّا، يمكنكن أن تتقدّم 3 أو 4 خطوات أو أكثر، لكن الأمر يزداد صعوبة. |
| Şimdi, bu durumla ilgili iyi ve kötü haberlerim var. | TED | الآن، هناك أخبار جيدة وأخبار سيئة عن هذا الفساد. |
| İyi ve kötü zamanları ayırmakta benim değerlendirme yetim pek keskin değildir, ama bu seferki gerçekten kötü bir zaman. | Open Subtitles | ليس كأن قوة ملاحظتي كانت دقيقة بشكل عملي للتفريق بين الوقت الجيد و الوقت السيئ و لكن في هذا الإحساس |
| İyi ve kötü haberlerim var. | Open Subtitles | أنا حصلت على الأخبار الجيدة و الأخبار السيئة. |
| İyi ve kötünün karşı karşıya gelmeleri, tek bir seçenek bıraktı: | Open Subtitles | السؤال عن الخير و الشر يتم اختزاله إلى : خيار سهل |
| İyi ve kötünün karşı karşıya gelmeleri, tek bir seçenek bıraktı: | Open Subtitles | السؤال عن الخير و الشر يتم اختزاله إلى : خيار سهل |
| Ama iyi ve güvenilir biri olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | لكنني أحكم عليك بأن تكون بيضة جيدة و بالتالي أنت جدير بالثقة |
| İyi ve kötü haberlerim var. İyi haber, hemen inişe geçiyoruz. | Open Subtitles | لدى أخبار جيدة و أخبار سيئة الأخبار الجيدة هى أننا سنهبط فى الحال |
| İmparatorluk Donanması'ndan emekli bir subay. Çok iyi ve cesur bir adam. | Open Subtitles | ضابط متقاعد من الأسطول البحري الإمبراطوري، رجل جيد و شجاع. |
| Onun gönlünü kazanır, iyi ve zengin bir adam. | Open Subtitles | سوف ينجح بإقناعه إنهُ رجلٌ جيد و ذو ثروة |
| Huysuzlarla uğraşacağım, çünkü benim görüşümü daha iyi ve daha güçlü kılıyorlar. | TED | سوف آخذ الرافضون، لأنهم سوف يجعلون حجتي أفضل و أقوى. |
| - Lütfen sorunu çözdüğünü söyle. - İyi ve kötü haberlerim var. | Open Subtitles | أرجوك أخبرني أنك توصلت الى شئ هناك أخبار جيدة وأخبار سيئة |
| iyi ve saf her şey aşk için neden asla klima almak için rahatsız? | Open Subtitles | من أجل الحب الجيد و النقي لماذا لم نحضر تكييف ؟ |
| Anayasamız bazı iyi ve bazı kötü maddeler içeriyor. | Open Subtitles | الدستور فيه الكثير من الأحكام الجيدة و بعض منها سيئة |
| Çünkü Bronze iyi ve tanıdık bir yer. Huzur veren büyük bir battaniye. | Open Subtitles | لأن الـ " برونز " لطيف و مألوف إنه مثل شئ كبير مريح |
| Çok eskileri gördüm ve tüm bu metcezirleri yaşadım. İyi ve kötü zamanlarda bulundum ve polis olmayı hâlâ kesinlikle çok seviyorum. | TED | كنت سابقا كثيرا ولقد واجهت أوقاتا صعبة وأخرى سهلة وأوقاتا جيدة وأخرى سيئة، ولكن مع ذلك مازلت أحب مهنتي كشرطي. |
| Bu çöplük iyi ve kötünün mücadelesinin merkez üssü olacak. | Open Subtitles | هذا المكبّ هو بؤرة مباراة الشطرنج الأزلية بين الخير والشر |
| Bu modeller gitgide daha iyi ve daha iyi, hatta daha da iyi hâle geldiler. | TED | وتطورت هذه النماذج لتصبح أفضل وأفضل، وأفضل وأفضل. |
| - Sen de bir vampir için çalışıyorsun. - Aslına bakarsan o iyi ve asil birisi. | Open Subtitles | ــ أنت تعمل مع مصاص دماء ــ الذي في الحقيقة, نبيل وجيد |
| Sersemim, komik ve iyi ve o kadar güzel ki, Bayan Amerika olmalı emekli | Open Subtitles | أشعر أني مرحة وجيدة وجميلة جداً يمكن لملكة جمال أمريكا أن تستقيل |
| İyi ve kötü haberlerim var. İlk kötü olan? | Open Subtitles | لدي أخبار سارة وأخبار سيئة، السيئة أولاً؟ |
| İnsanların yaptıkları bazı şeyler iyi ve bazı şeyler de iyi değildir. | Open Subtitles | بعض ما يفعله الناس يكون لطيفاً و بعضه ليس كذلك |