| Eğer iyiysen, o zaman gitmeliyim, fakat iyi şanslar. | Open Subtitles | حسنا ان كنت بخير اذن لابد ان اذهب ، ولكن حظ سعيد |
| Eğer iyiysen, bu adamı açığını bulmamız lazım. | Open Subtitles | إذا كنت بخير , يجب أن ننال من هذا الوغد |
| Düşündüğüm kadar iyiysen, kartelle çalışan kişi benmişim gibi gösterecek düzenlemeler yapmışsındır. | Open Subtitles | كلما أسرعتي ستحصلين عليه و لو كنت جيدة كما أعتقد لقد رتبتي بحيث يبدو الأمر على |
| Düşündüğüm kadar iyiysen, kartelle çalışan kişi benmişim gibi gösterecek düzenlemeler yapmışsındır. | Open Subtitles | بأسرع ما جعل واحدة. إذا كنت جيدة كما كما أعتقد أنك، كنت اتخاذ الترتيبات لجعلها تبدو وكأنها |
| Bir yıl sonra, onun dediği kadar iyiysen, arabayı sizden 3000 dolara alırım. | Open Subtitles | بعد سنة، إذا كنت بارعاً كما يقول، سأدفع لك 3,000 دولار مقابلها |
| Bir işte iyiysen eğer, olduğun gibi kalman için baştan çıkaracak biri mutlaka çıkar karşına. | Open Subtitles | حين يكون المرء بارعاً في عمل ما، يتواجد أشخاص دائماً يغرونه لئلا يتغيّر |
| İyiysen bir şey söyle. | Open Subtitles | إذا كنت بخير فقولي شيئاً |
| Eğer sen iyiysen, ben müthişimdır. | Open Subtitles | إذا كنت بخير فأنا بحال ممتازة |
| İyiysen bir şey söyle. | Open Subtitles | قل شيئاً , ان كنت بخير |
| İyiysen bir şey söyle. | Open Subtitles | قل شيئا ان كنت بخير |
| İyiysen birşey söyle. Hadi. | Open Subtitles | قل شيئا اذا كنت بخير |
| Kuzenimin söylediği kadar iyiysen olmaz. | Open Subtitles | ليس إن كنت جيدة كما كما قال ابن عمي |
| Neyde iyiysen o olarak | Open Subtitles | ما كنت جيدة في. |
| Benim için yeterince iyiysen Frank için de öylesindir. | Open Subtitles | (إن كنت جيدة كفاية لي فأنتِ جيدة كفاية ل(فرانك |
| ve eğer sen iyiysen... | Open Subtitles | ولو كنت جيدة |
| Sen o kadar iyiysen, ne yaptığına bakalım. | Open Subtitles | مادمت بارعاً هكذا دعني أرى ماذا كتبت |