| sigaralar sadece üniversitenin dışında izin verilen yerlerde içilebilir. | Open Subtitles | السجائر مسموحة فقط في المناطق التي تجيزها الجامعة إذهب للخارج |
| Amerika Birleşik Devletleri'nde izin verilen çalışmalar değildir. | Open Subtitles | هذه الدراسات ليست مسموحة بعد في الولايات المتحدة نظرًا لإحتماليّة إندلاع أوبئةٍ بالخطأ كهذا. |
| Bu tür araştırmalar olası salgın kazalarına karşı, Amerika Birleşik Devletleri'nde izin verilen çalışmalar değildir. | Open Subtitles | هذه الدراسات ليست مسموحة بعد في الولايات المتحدة نظرًا لإحتماليّة إندلاع أوبئةٍ بالخطأ كهذا. |
| Bu söylemlerde izin verilen, sorumsuz sistemlere bırakılan bir şey olmamalı. | TED | وما هو مسموح في هذه المحادثات، ولا ينبغي أن يُترك الأمر برمته لأنظمة غير مسؤولة. |
| Söylemene izin verilen şeylerde gerçekten daralma yaşanıyor. | TED | ولذلك كان هناك تضييق أصيل حول ما هو مسموح بالقول. |
| Kullanılmasına izin verilen yöntemler: | Open Subtitles | تقنيات الاستجواب التي كانت مسموحة كانت |
| İzin verilen prosedürün aksine. | Open Subtitles | .ضد إجراءاتٍ مسموحة |
| Bizde birçok iyi şey yapıyoruz, ama bazen yapmamıza izin verilen tek şeyin insanlara yardım etmemiz olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | يستمتعون ونحن مختلفون نفعل الكثير من الأعمال الطيبة لكن ما يبدوا أحياناَ أنه كل ما هو مسموح لنا |
| Öyleyse size sorum şu, Amerikan medyasının %90'ını 6 şirket yönetiyorsa, her gün görmenize izin verilen şeyler üzerinde ne kadar etkileri vardır sizce? | TED | سؤالي لك إذن كالتالي، إذا كانت ستة شركات تتحكم في 90 بالمائة من الإعلام الأمريكي، ما مقدار التأثيرالذي تملكه برأيك حول ما هو مسموح لك برؤيته كل يوم؟ |
| Söylememe izin verilen her şeyi söylerim. | Open Subtitles | سأخبركم ما هو مسموح به ان اخبركم |