| Ve öğrendiğim her şeyi Kökler adlı bir kitapta topladım. | Open Subtitles | و تلك الأشياء التي تعلمتها كتبتها في كتاب أسميته الجذور |
| Ağaçlar olduğunda Kökler suyu tutar. | TED | عندما يكون لديك الأشجار، نظام الجذور يتمسك بالماء. |
| Böylece çok yaprak kaybettiklerinde, köklerini bırakırlar. Bir çeşit dağlama yaparlar ve Kökler ölür. | TED | فعندما يفقدون جرم الورق ، يكوون الجذور يكوونها بشكل ما والجذور تموت |
| Kökler iyice derinlere giderse bunu yapabilirler, yüzeye yakın gezinmedikleri sürece. | TED | وهذا لن يتحقق إلا بوجود جذور أعمق يمكنها التوغل في التربة. |
| Elbette Kökler o bitkinin sulu kalması için gereklidir. | TED | و بالطبع فإن الجذور مطلوبة لإرواء النبتة. |
| Görünen o ki deri yüzeyinin altında, saçımızı oluşturan Kökler yaşamaya devam ediyor. | TED | تحت سطح الجلد، تبقى الجذور التي تولد الشعر على قيد الحياة. |
| Toprak çok yumuşak -- o kadar yumuşak ki Kökler kolayca, hızlıca içine girebiliyor. | TED | التربة ناعمة جداً ناعمة جداً، بحيث أن الجذور تستطيع اختراقها بسهولة، وبسرعة. |
| İlk üç ayda, Kökler bir metre derinliğe ulaştılar. | TED | خلال الثلاثة شهور الأولى، تصل الجذور لعمق متر واحد. |
| Bu Kökler toprağı sımsıkı tutan bir örgü oluşturuyor. | TED | تشكل هذه الجذور شبكة، تمسك بالتربة بشدة. |
| Kökler ve vuruşlar grupları üç proje seçtiler. | TED | جميع مجموعات الجذور والبراعم اختارت ثلاثة مشاريع. |
| Kökler, yağmur suyu drenajına ve su dağıtım şebekelerine olan ihtiyacı düşürüp seli de önlerler. | TED | تساعد الجذور على منع الفيضانات، مع تقليل الحاجة إلى تصريف العواصف ومحطات معالجة المياه. |
| Bitkiler yerçekimine tepki verebilirler elbette. Böylelikle filizler yerçekiminin aksine büyürken Kökler yerçekimine doğru büyürler. | TED | وهي قادرة طبعاً للتجاوب مع الجاذبية أثناء نمو سيقانها عكس اتجاه الجاذبية الارضية كما ان الجذور تتحرك مع اتجاه الجاذبية |
| Yapraklar, Kökler, yeni büyüme halkaları. | Open Subtitles | و لكنها دائما ما تهاجم الأجزاء الحية الأوراق ، الجذور ، الحلقات حديثة النمو |
| Bu oluşumlar, Kökler suyun üzerindeyken havadan oksijen alabilmesini sağlayan gözenekleri çevreliyor. | Open Subtitles | تحيط هذه الزّوائد بمسامات تأخذ الأكسجين من الهواء عندما تكون الجذور فوق الماء |
| Kökler, buldukları her açıklığı sarmış. | Open Subtitles | يبدو أنّ الجذور قد وجدت طريقها عبر كلّ مدخل. |
| Kökler büyüdü ve ana ağaç bizi birbirimize bağladı. | Open Subtitles | نمــــت من الجذور من الشجرة الأم لتربطنا سوياً |
| Üzerimde Kökler salınırken bin yıl boyunca burada oturup uzaktan dünyayı izlemek istediğimi mi sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد اننى اود المكوث هنا لألف سنة؟ أشاهد العالم من على مسافة بينما تنمو الجذور بداخلى |
| Burada her zaman taze Kökler bulunur. İnsan onları atar. | Open Subtitles | هناك جذور طازجة هنا يومياً الإنسان يلقيها من أعلى |
| - Hepsine Kökler'i seyrettirdim. | Open Subtitles | نعم، أنا جلست معهم واقنعتهم انهم من جذور واحدة |
| Dinle. Vücudu ağacın köklerine dönüştü. Kökler yayıldı ve yeryüzünü biçimlendirdi. | Open Subtitles | أنظر، لقد أصبح جسده جذور الشجرة لقد نمت و كونت كوكب الأرض |
| Buraya bir fidan dikersen Kökler çürür. | Open Subtitles | تم غرس الزرع هنا والجذور تعفنت. |
| Bu şekilde değil. Istediğin gibiydi, bebeğim. Bütün şeytanca Kökler. | Open Subtitles | هذا متصل بذاك , جذر كل شر أيذكرك هذا بشيء ما ؟ |