| Böylece, arazinin içinden sınıra doğru uzamaya başladım. köprüye varmıştım bile. | Open Subtitles | لذا فقد قطعت الحقول متوجها نحو نهاية البلدة ثم وصلت للجسر |
| Otoyolu yeniden inşa ettiklerinde, köprüye 25 metre daha eklediler. | TED | وعندما أعادوا بناء الطريق السريع أضافوا 80 قدمًا للجسر. |
| Sadece köprüye bir bakacağım, dışarı çıkmam, asansörde kapılar açık beklerim. | Open Subtitles | فقط نظرة إلى الجسرِ. أنا سَأَبْقى في المصعدِ عندما الأبوابِ تَفْتحُ. |
| Kendisinden öylesine nefret edecekti ki kendini dışarı atıp en yakın köprüye çıkacaktı ve derin sulara atlayıp asla suyun dibini bulamayacaktı. | Open Subtitles | أردت ان يكره نفسه الى درجة أن يخرج و يجد أعلى جسر ثم يقفز في الميه الغميقة بدون ان يصل الى القعر |
| Her neyse, gelin. Sizi köprüye götürmek için emir aldım. | Open Subtitles | على أى حال تعالوا أمرت أن أخذكم إلى الجسر بالأعلى |
| köprüye yaklaşıyoruz. İyice bakıp çocuğu görmeye çalışın. | Open Subtitles | نحن على وشك الوصول للجسر خذ نظرة دقيقة على الصبي |
| Ortadaki kemere milyonlarca ton su çarpsa köprüye ne olur? | Open Subtitles | ماذا سيحدث للجسر إذا ضرب هذا القوس المركزي فجأة بملايين الاطنان من الماء؟ |
| köprüye geliyor, komutanım. | Open Subtitles | ،إنها بالفعل على متن المركبة و في طريقها للجسر يا سيدي |
| Sonra torbalara dolduruluyor, ve yeteri kadar torba olmayınca Narew Nehri üzerindeki bir köprüye gidip kemik tozlarını suya döküyorduk. | Open Subtitles | ووضعوها في أكياس وعندما نجمع أكياس كثيرة نذهب للجسر عند النهر الصغير |
| G-2'ye göre köprüye ulaşmak sorunsuz olacak ama ulaştığınızda sıcak saatler yaşanacaktır. | Open Subtitles | المخابرات تقول أنه من السهل الوصول للجسر لكن حينما تصلو هناك سيكون الأمر صعبا |
| köprüye gidecek ve sorunu gidereceksin. | Open Subtitles | أنت سوف تذهب للجسر وسوف تعود لنا على قدميك |
| köprüye gidip dönüyoruz. İlk dönen kazanır. | Open Subtitles | إلى الجسرِ الثانيِ والعودة أول واحد هيرجع هو الفائز |
| Çocukların köprüye gelmeleri yasaktır. | Open Subtitles | الأطفال لَيس مسْمَوح لهم بالتواجد على الجسرِ. |
| Ve siz şu lanet, rezil köprüye tırmanmıyorsunuz. | Open Subtitles | وترفضين تسلق جسر بسيط 527 00: 59: 09,935 |
| Saati kuracak, uzaklaşacak, sonra da izlemek için... motosikletiyle köprüye gidecek. | Open Subtitles | يضبط الوقت، ويرحل مرتجلا ويركب دراجته الى جسر مدينة كارسون سيتى ليشاهد |
| Sen onu köprüye çektin, Trey de kafasına taş attı. | Open Subtitles | أنتِ قمتِ باستدراجه إلى الجسر وألقيتِ بصخرة كبيرة على رأسه |
| Sağlık ekipleri köprüye. | Open Subtitles | فرق الإسعاف الطبيّ إلى برج القيادة. |
| Aksi takdirde, gelen ilk zombi de köprüye adım atabilir. | TED | وإلا، فإنّه من الممكن لأول زومبي أن يخطو على الجسر بينما يظلُّ الأشخاص عليه. |
| Neden o köprüye gidip 3. Dünya Savaşı'nı başlattın? | Open Subtitles | لماذا قُدت سيارتك الى ذلك الجِسر وبدأت الحرب العالمية الثالثة؟ |
| Biz geçmeden önce şu köprüye bir polis arabası gelirse, yandık. | Open Subtitles | لو البوليس تمركز على هذا الكوبرى قبل ان نتمكن من عبوره سينتهى أمرنا |
| köprüye çıktığımızda şehri yakacağız ve başkanın gücü kalmayacak. | Open Subtitles | عندما نطأ علي الكوبري. سوف نطلق النار ناحية المدينة ونجرد الرئيس من القوة. |
| Bir taş köprüye dönüşmek ve 500 yıl boyunca rüzgar ve yağmura dayanmak istiyorum. | Open Subtitles | إنني ساُصبح جسراً حجرياً و أتحمل الريح و المطر لمدة 500 عام |
| Artık köprüye dönebilirsiniz. | Open Subtitles | سنتركك الآن تعود لبرج القيادة. |
| İleride solunuzdaki kapı köprüye açılıyor. | Open Subtitles | الباب بالأعلى على يسارك يؤدى إلى قمرة القيادة |
| köprüye ulaşmalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نذهب للنهر. |
| köprüye dönüp, ne yapabileceğime bakacağım. | Open Subtitles | سأعود إلى غرفة القيادة لأرى ما أستطيع عملة |
| - Birinin cesedini köprüye astılar. - Biliyorum. | Open Subtitles | وعلقوا إحدى جثثهم على ذلك لجسر أجل ، اعلم هذا |