| Son zamanlarda, iyice kötüleşti ve hiç uyuyamıyor. | Open Subtitles | ومؤخراً الأمر إزداد سوءاً ، ولم تعد لديها القدرة على النوم مطلقاً |
| Başlarda önemsemiyordum... ama sonra çok kötüleşti. | Open Subtitles | كان الأمر بسيطاً في البداية ثم ازداد سوءاً بعدها |
| İşler iyice kötüleşti. Halka açıklanmadı ama Palmer görevden alındı. | Open Subtitles | لقد ساءت الأمور أكثر لقد أقيل الرئيس بالمر من منصبه |
| Daha kötüye gitti, aslında çok daha kötüleşti. | TED | بل ساءت حالتها، وفي الحقيقة، أسوأ بكثير. |
| Ve ben evin geri kalanına... göz gezdirirken, durum daha da kötüleşti. | Open Subtitles | وعندما ألقيت نظرة على بقيت المكان أصبحت الأمور تزداد سوءا |
| Gözlerim son zamanlarda iyice kötüleşti. | Open Subtitles | حالة عيني تسوء أكثر فأكثر مؤخرا |
| Yapılan kazıda tarihi Roma paraları ortaya çıkınca daha da kötüleşti. | Open Subtitles | وزاد الأمور سوءً حينما إكتشفوا كنز من عملات معدنية رومانية قديمة أثناء التنقيب. |
| Yıllar geçtikçe, borunun durumu daha da kötüleşti ve zar zor su alabiliyorduk. | Open Subtitles | وبمرور السنوات ، حال الماسورة ساء أكثر وأكثر وبالكاد كنا نجد الماء |
| Ben iyileştikçe o kötüleşti. | Open Subtitles | وفجأة افضل الذي قمت به هو اسوأ الذي قمنا به |
| Son günlerde durumu kötüleşti. | Open Subtitles | أن حالته تزداد سوءاً الايام القليلة الماضية |
| Spinal tap yaptınız, ama baş ağrısı kötüleşti. | Open Subtitles | لقد أجريتَ البزل القطنيّ، لكن الصداع ازداد سوءاً |
| Son birkaç gecedir daha da kötüleşti. | Open Subtitles | لقد أزداد الأمر سوءاً خلال ليالي القليلة الماضية. |
| İşçi ve işveren arasındaki ilişki kötüleşti. | Open Subtitles | وعلى العلاقة مابين الرئيس والعمال التي تزداد سوءاً |
| - Kalbindeki şey, o kusur en sonunda kötüleşti ve şimdi ameliyat etmek zorundalar. | Open Subtitles | الضعف لقد ساءت الامور والان عليها القيام بعملية |
| TM olduğunu düşünerek antiviral verdim ama daha da kötüleşti. Bakteriyel enfeksiyon? | Open Subtitles | خلتُه إلتهاب النخاع المستعرض فبدأتُ معه بمضادّات الفيروسات لكن حالته ساءت |
| Sen gittikten sonra bayağı kötüleşti, Gaius. | Open Subtitles | لقد ساءت الامور بعد رحيلك لقد جلبوا لنا التجهيزات |
| Angela son günlerde iyice kötüleşti ve bugün bir parti düzenlememiz gerekiyor. | Open Subtitles | مؤخرا آنجيلا أضحت اكثر سوءا ولدينا حفلة لتحضيرها |
| Saldırıdan sonra hastanede işler kötüleşti. | Open Subtitles | بعد هجوم اليوم الأشياء تسوء في المستشفى |
| Çünkü herkesin hayatı seninle karşılaştıkları günden itibaren giderek kötüleşti. | Open Subtitles | لأن حياة الجميع زادت سوءً يوم قابلوك |
| Durum o kadar kötüleşti ki teknemi çıkaramıyorum bile. | Open Subtitles | لقد ساء الأمر لدرجة أنني لا أستطيع الخروج في نزهة بقاربي |
| Anne rüyaları. Eskiden çocukken görürdüm, şimdi daha kötüleşti. | Open Subtitles | أحلام ام , كنت احلم بها و انا طفلة و الان اصبحوا اسوأ |
| Durumu hızla kötüleşti, konuşamama hastalığı ve sağ tarafında yarı-felç başladı. | Open Subtitles | تدهور الأمر بسرعة وحدث إحتباس تسبب بشلل نصفي في الجزء الأيمن |
| Hafta sonu daha çok kötüleşti ve bu sabah tekrar doktora gittim. | Open Subtitles | لقد ازداد الأمر سوءًا في نهاية الأسبوع وقد عُدت للطبيب هذا الصباح |
| Çocukça resimler, fakat sonra her şey daha da kötüleşti. | Open Subtitles | هو فقط شخبطة طفولية لَكنه من المحتمل أنه سيتطور للأسوء |
| Durumu giderek kötüleşti. Katatonik oldu. | Open Subtitles | وحالته تطورت للأسوأ انتهى به المطاف متوحداً |
| Aylardır böyle gidiyor ve son zamanlarda daha da kötüleşti. | Open Subtitles | كانت هكذا لشهور وقد سائت مؤخراً |
| Bu sefer. İyileşti ama daha sonra da kötüleşti. | Open Subtitles | هذه المره,كانت تتحسن و كانت تتدهور حالتها |
| Efendim, koşullar kötüleşti. | Open Subtitles | سيدي، لقد تدهورت الأمور |
| Acı geçer diye düşündüm ama daha da kötüleşti. | Open Subtitles | اعتقدت أنه يمكن للالم أن يختفي لكنه أصبح أسوء |