| Gümüş külçeleri getiriyor karşılığında jinseng ve dokuma gibi iyi mallarla geri dönüyor. | Open Subtitles | تقوم بجلب سبائك الفضة، وتعود محمّلة بالبضائع الجيدة، بما في ذلك الأدوية والأنسجة. |
| Herbirinize bir milyon borcum var altın külçeleri halinde. | Open Subtitles | أدين لكل واحد منكم بمليون دولار سبائك ذهبية |
| $15 milyar 10,500 ton ağırlığında altın külçeleri. | Open Subtitles | سبائك ذهبية ب 15 مليار دولار تزن 10500 طن |
| Bana göre külçeleri farklı yerlere saklamış olmalı. | Open Subtitles | تخميني، أنه قسّم هذه السبائك في عدة مخابيء سرية. |
| Bana göre külçeleri farklı yerlere saklamış olmalı. | Open Subtitles | تخميني، أنه قسّم هذه السبائك في عدة مخابيء سرية. |
| Adamım Sıska Pete, LA'de bir satıcının külçeleri aldığını söylüyor. | Open Subtitles | مِنْ مصدر خاص يدعى بيتي النحيل، أن تاجر الذهب خارج لوس أنجليس. ولقد اشترى السبائك. |
| Bir asırdan fazla bir süredir 50 kilo saf altın külçeleri bu soğuk ve karanlık mezarda kurtarılmayı sabırla beklemiş. | Open Subtitles | لأكثر من قرن .. 50 سبيكة من الذهب الخالص عالقة في هذه المقبرة الباردة المظلمة |
| İnsanlar da altın külçeleri ya da kayıp Picasso tablosu gibi şeyler sanıp heyecanlanır ama genelde seks oyuncakları ya da esrardır. | Open Subtitles | الناس ينفعل، اعتقد انها ستعمل يكون، اه، سبائك الذهب أو لوحة لبيكاسو المفقودة أو شيء من هذا، ولكن، اه، وعادة ما هو مجرد |
| Altın külçeleri nerde elmaslar, bonolar, tapular, para? | Open Subtitles | أين هي سبائك الذهب... ... الماسات,الصكوكالعقود, النقود؟ |
| Bir adam gelip üzerinde Balili dansçı olan külçeleri sordu. | Open Subtitles | جاء رجل يسأل عن سبائك ذهبية مختومة بـ"بلانيز دانسر". |
| Şu an da ihtiyacım olan şey gerçekler, altın külçeleri değil. | Open Subtitles | ماأريده الآن الحقيقة وليس سبائك الذهب |
| Paralar, mücevherler, altın külçeleri ve benzeri. | Open Subtitles | أموال، حُلىُّ، سبائك ذهب وما إلى ذلك |
| Büyük altın külçeleri. | Open Subtitles | سبائك كبيرة من الذهب |
| Ve hazine de, o zamanki değeri milyonlarca dolar eden altın külçeleri. | Open Subtitles | والكنز، الذي يفترض أن يكون ملايين من السبائك الذهبية |
| Dediklerine göre savaş zamanında Japonya'nın bıraktığı altın külçeleri. | Open Subtitles | قالوا الكنزَ أيضاً، السبائك الذهبيةُ. هذا ما خلفهُ اليبانيون ورائهم، أثناء وقت الحرب. |
| Fakirler gümüş külçeleri aldıklarında sevinçten gözyaşlarına boğuldular | Open Subtitles | عندما حصل الفقراء على السبائك الفضية، كانوا بسعادة غامرة مع الدموع |
| külçeleri alıp, onların popolarına vurmuş. | Open Subtitles | أخـذ السبائك وضربهم على مؤخراتهــم |
| - külçeleri gördüğümü. | Open Subtitles | أخبرتُه بأني رأيت بَعْض السبائك. |
| O teknedeki gümüş külçeleri sahteyse bunları Japonlar yapıyor demek- | Open Subtitles | لو كانت السبائك الفضية على متن تلكَ السفينة مُزيفة، فهذا يعني أن اليابانيين يصنعون المُزيفة... |
| Sanat ve altın külçeleri. | Open Subtitles | الفن و سبيكة ذهب |
| Sanat ve altın külçeleri. | Open Subtitles | فن و سبيكة ذهب |