| Buz kıracağı Boz'u öldürenle aynı marka ve aynı model. | Open Subtitles | معول الثلج كان نفس الصنف ونموذج بينما سلاح باز |
| - Niçin? Batı Virjinya, kurbanları üstünde buz kıracağını kullanmayı seviyor... artı Buz kıracağı ve Çimento Kafa, Batı Virjinya'da... | Open Subtitles | حسنا غرب فيرجينيا يفضلون استخدام معول الثلج على ضحاياهم |
| Buz kıracağı ve Çimento Kafa da dahil. Çimento Kafa hapse atılmış. | Open Subtitles | بمن فيهم معول الثلج ورأس الإسمنت رأس الإسمنت ذهب للسجن |
| Belki de buz kıracağı fikrini o olaydan almışımdır. | Open Subtitles | و ربما ذلك ما أوحى لى بفكرة كسارة الثلج فى كتابى |
| Tamam, iki bıçak yarası var. Bana buz kıracağı ile yapılmış gibi geldi. | Open Subtitles | لدينا جرحان إثر طعنات يبدو لي وكأنّه طُعن بمعول ثلج |
| Görevli memurla konuştum ve Buz kıracağı'nın hiçbir şey söylemediğini söyledi... | Open Subtitles | لقد تحدثت مع الضابط المسؤول, وقال أن معول الثلج لم يقل شيئا |
| Tüm buldukları yaralı bir bacak. Buz kıracağı'nın vücudunu bulamamışlar hiç. | Open Subtitles | كل ماحصلوا عليه كان ساق نجت من الحادث هم في الحقيقة لم يحصلوا على جسد معول الثلج |
| Yani Buz kıracağı'nın hala hayatta olabileceğini düşünüyorsun. | Open Subtitles | إذا أنت تعتقد أن معول الثلج مازال على قيد الحياة؟ |
| Onu, "Kennedy" diye çağırmıyoruz. Ona "Buz kıracağı" diyoruz. | Open Subtitles | نحن لا ندعوه كينيدي نحن ندعوه معول الثلج |
| Booth'a söyle, Buz kıracağı'nın uyluk kemiği titizlikle 90 derece kesilmiş. | Open Subtitles | أخبري بوث أن عظم فخذ معول الثلج بتر بشكل نظيف على 90 درجة |
| Batı Virjinya eyalet polisi D.N.A örneğini, Buz kıracağı tutuklanırken almış. | Open Subtitles | شرطي من ولاية غرب فيرجينيا حصل على عينة دي إن أي عندما اعتقل معول الثلج |
| Ah, demekki Buz kıracağı ve onun kelle avcısı, manken kurban kullanarak... araba kazasını düzenlediler, böylece herkes onu aramayı bırakacaktı. | Open Subtitles | معول الثلج وصائدة الجوائز قاما بتزييف هذ الحادث مع ضحية مزورة ليتوقف الجميع عن ملاحقته |
| Ölüm sebebinin, buz kıracağı yüzünden oluşan beyin kanaması olduğunu bilmiyor muyuz? | Open Subtitles | ألسنا نعلم أن سبب الوفاة كان إصابة دماغية بسبب معول ثلج؟ |
| Eğer buz kıracağı sokulduysa ve ondan sonra da oynatıldıysa... orta siniri ve T1 sinir köklerini etkilemiş olur. | Open Subtitles | حسنا, لو تم إدخال معول الثلج وحرك فذلك كان سيصيب العصب الناصف وجذر العصب الرقبي الأول |
| İstersen evinize uğrayıp kocanın kafasına bir buz kıracağı saplarım ve çocuklarını buraya getirip, sen sonunda atlamaya karar verene kadar teker teker aşağıya atarım. | Open Subtitles | إن أردتِ فبوسعي التعريج على المنزل وأغرز معول ثلج في رأس زوجكِ وأجلب طفليكِ وألقي بهما كلّ على حدة حتّى تقرّري القفز |
| İkisi de yoksa buz kıracağı da işimi görür. | Open Subtitles | أو، إذا كنت لا تملكين أيا منهما معول الجليد ممكن أن يكون كافيا |
| Buz kıracağı, Boz'ın öldürüldüğü aletin aynı model ve markası. | Open Subtitles | كسارة الثلج كانت من نفس النوع و الموديل مثل الذى قتل بوز |
| Fotoğrafta bir tirbuşon, bir ceviz kıracağı, kokteyl peçeteleri, birkaç kokteyl çubuğu ve de iki adet bıçak olduğunu görebiliyoruz. | Open Subtitles | ويمكننا أن نرى أن محتوياته هي مفتاح، كسارة البندق وبعض المناديل والعصي وسكّينان |
| Gördüğümüz kadarıyla bir adet tirbuşon, ceviz kıracağı, kokteyl peçeteleri, kokteyl çubukları, ve iki tane bıçak var. | Open Subtitles | ويمكننا أن نرى أن محتوياته هي مفتاح، كسارة البندق وبعض المناديل والعصي وسكّينان |
| Yatağında buz kıracağı ile açılmış bir çok yarayla ölmüş. | Open Subtitles | في سريره، جروح طعن متعدّدة بمعول ثلج |
| - Oda arkadaşım "Buz kıracağı"nın şekerleri satmak için Maine'e gideceğinden bahsettiğimi hatırlıyor musun? - Evet. "Kıç Deliği"ni besleyecek birisini bulmayı unuttum. | Open Subtitles | هل تتذكر عندما احظرت الحلوى هناك "نسيت ان اوصي شخص بأن يطعم"باتهول |
| O ve onun buz kıracağı bazı çevrelerde çok ünlüydü. | Open Subtitles | حسنا, هو ومعول الثلج خاصته كانا مشهورين جدا في بعض الأماكن. |