Öyleyse neden parmağını kırmadın? | Open Subtitles | أذن لماذا لم تكسر اصبع الرجل كما اخبرتك؟ |
Neden parmağını kırmadın? - Kırmadığımı ne biliyorsun? | Open Subtitles | لماذا لم تكسر ابهام الرجل كما قلت لك؟ |
Ve sen çocukken hiçbir şey kırmadın değil mi? | Open Subtitles | وانت الم تكسر شيى عندما كنت صغير |
Sadece dişini kırmadın, bileğini de burktun. | Open Subtitles | . و لم تكسري أسنانك فقط . أُصبتِ بالتواء في كاحلك |
- Sorun değil. Birşey kırmadın ya. | Open Subtitles | آسفة إنه بخير ، فأنتِ لم تكسري شيء |
Tabakları da kırmadın, ona bir şeyler de fırlatmadın yani? | Open Subtitles | ألم تكسري الصحون وترمي الأشياء عليه؟ |
İyiki boynunu kırmadın. | Open Subtitles | انت محظوظا لانك لم تكسر رقبتك |
- Neden camı kırmadın? | Open Subtitles | لم لا تكسر النافذة؟ |
Çenesini de kırmadın, değil mi Kaz? | Open Subtitles | لم تكسر فكه أيضاً أليس كذلك ؟ |
- Ne? Camı kırmadın, değil mi? | Open Subtitles | لم تكسر النافذة، أليس كذلك؟ |
Dişini önüne düşüp kırmadın, değil mi? | Open Subtitles | أنت لم تكسر سنتك |
Sana söylemiştim. En azından bu sefer herhangi bir şey kırmadın. | Open Subtitles | -لم تكسري أيّ شيءٍ على الأقلّ هذه المرّة . |