| Bu neredeyse kesin bir şekilde çok kısıtlayıcı - hatta balık için bile, ve kesinlikle bizim için. | TED | الذي في الصورة حتماً محدود جداً-- ربما حتى للسمك، وحتماً لنا. |
| Şansımıza, o kadar da kısıtlayıcı değil. Tanya'nın ki Margarita. | Open Subtitles | من حضنا انه ليس محدود تانيا هي مارجريتا |
| Rehber kitabı oldukça kısıtlayıcı buldum... | Open Subtitles | أجد الكتاب المرشد نوعا ما محدود |
| Çok kısıtlayıcı bir eyalet. | Open Subtitles | -كيوبيك , مقيده جداً |
| Çok kısıtlayıcı bir eyalet. | Open Subtitles | -كيوبيك , مقيده جداً |
| Oldukça kısıtlayıcı ve hayatının geri kalanı böyle geçecek. | Open Subtitles | إنه محدود جدا ولبقية حياتك |