| Türklere, bana yaşattıkları çocukluğu hatırlatmak için hiçbir fırsatı kaçırmam. | Open Subtitles | لا أفوت أي فرصة في تذكير الأتراك بالطفولة التي قدموها. |
| Hayır, ama asla sünnet kaçırmam. Size biraz karışım getirdim. | Open Subtitles | ــ لا، لكنّي لن أفوت حفل ختان، أحضرت غموساً ــ شكراً |
| Daha önce ne söylediğimi biliyorum ama... Sen huzurlu olasın diye uçağı kaçırmam falan... | Open Subtitles | هل تعرف ما قلته مسبقاً عن أن الفضل يعود إليك في أن أفوت رحلة طيراني |
| Uçağa saklıyorum. Pazar günü, spor bölümünü hiç kaçırmam. | Open Subtitles | أحتفظ به للطائرة، لم أفوّت يوماً القسم الرياضي ليوم الأحد |
| - Selam. Yazılarını çok severim, asla kaçırmam. - Teşekkürler. | Open Subtitles | مرحباً, أحب عمودك الصحفي, لا أفوته أبداً - رائع, شكراً - |
| Abby, eğer geleceksen, hayatta kaçırmam. | Open Subtitles | آبى اذا ستكونى متواجده فأنا لن أفوتها بالطبع |
| Fırsatları hiç kaçırmam. İşim bu. Biri soyunduğunda hiç kaçırmam. | Open Subtitles | فوت فرص هذا الرجل ولكني لن أفوت الفرصة الحقيقية |
| Ne pahasına olursa olsun kaçırmam, seninle gurur duyuyorum. | Open Subtitles | لن أفوت أكبر ليلة لديكِ من أجل أى شيء، أنا فخور بكِ يا عزيزتى. |
| - Orada görüşür müyüz yani? - Dünyaları verseler kaçırmam. | Open Subtitles | نراك هناك إذاً لن أفوت الحفل حتى ولو أعطوني الدنيا كلها |
| Bunu hayatta kaçırmam. | Open Subtitles | ولن أفوت ذلك لأي سبب من الأسباب على الإطلاق |
| Böldüğüm için üzgünüm ama pembe dizilerimi asla kaçırmam. | Open Subtitles | لكن أنا أسفه للمقاطعه لا أفوت مسلسلاتي أبداً |
| Her neyse, aşağılanma şansını hiçbir zaman kaçırmam zaten. | Open Subtitles | على كلٍ، لا أفوت فرصة الإستهانة بي أبداً |
| Ben brunch'lara gitmem ameliyatları kaçırmam ve Sevgililer Günü'nü kutlamam. | Open Subtitles | لا أحضرُ حفلات الإفطار ولا أفوّت الجراحات , ولا أحتفل بعيد الحب |
| Bilirsin beni. Asla destansı bir başarısızlık planını kaçırmam. | Open Subtitles | إنّكَ تعرفني، لا أفوّت فرصة إبتكار خطّة تؤدّي إلى فشلٍ ملحميّ |
| İyi viski içmek için para ödeme fırsatını asla kaçırmam. | Open Subtitles | تعرفين أنّي لا أفوّت فرصة على الإطلاق ليُدفع لي لشرب نبيذ جيّد. |
| Hiç kaçırmam. | Open Subtitles | في القناة 83, انا لا أفوته أبداً. |
| Kızımızın ilk doğum gününü hayatta kaçırmam. | Open Subtitles | إنه أول عيد ميلاد لإبنتنا لن أفوته |
| Dünya'da kaçırmam, kardeşim. | Open Subtitles | لن أفوتها فى مقابل العالم يا أخى |
| Peki, sabırsızlanıyorum. Hayatta kaçırmam. Telefonu kapatmalıyım şimdi. | Open Subtitles | حسنًا، لا أطيق الانتظار، لم أكن لأفوت ذلك، علي أن أنهي المكالمة |
| Tabii ki, hayatta kaçırmam. Şaka mı bu? | Open Subtitles | نعم لا اسطتيع ان افوتها ابدا هل تمزحين معي ؟ |
| Bu hainin idamını hayatta kaçırmam. | Open Subtitles | لم أكن أنوي تفويت فُرصة رؤية إعدام ذلك الخائن |
| Dostum, bunu kaçırmam. | Open Subtitles | لا أريد أن يفوتني ذلك يا أخي |
| Hayatta kaçırmam. | Open Subtitles | أود أن لا تفوت بالنسبة للعالم. |
| Sesinde bir şey vardı. Böyle şeyleri kaçırmam. | Open Subtitles | كان هنالك أمر ما في صوتكَ، لا تفوتني أمور كهذه |
| İkinci evreye geçinceye kadar gelirim. Bunu asla kaçırmam. İkinci evre ne? | Open Subtitles | أنا سأعود للمرحلة الثانية أنا لن أتغيب عن ذلك |
| Dünyada kaçırmam. | Open Subtitles | - لن افوت ذلك من كل العالم "مولي" لديها موكب حفل للمدرسة .. |
| - Seni burada göreceğimi sanmıyordum. - Eğlenceyi kaçırmam. | Open Subtitles | اعتقدت أنني لن أراك هنا الليلة لم أكن لأفوّت هذا العرض |
| Bu mesafeden kaçırmam zor olur değil mi? | Open Subtitles | سيكون من الصعب جداً ان أخطيء الهدف من هنا، أليس كذلك؟ |
| Tabii, hayatta kaçırmam. | Open Subtitles | نعم، لن أتغيّب عنه. |