| O kovboyu arayacaksın ve artık Kaçmaktan yorulduğunu, böyle yaşamak istemediğini söyleyeceksin. | Open Subtitles | سوف تتصل بذلك الرجل وتخبره أنك تعبت من الهرب وهذه ليست حياة |
| Ama ayrıca benim de Bayan Underwood için bunu söyleme hakkım var çünkü savaştan Kaçmaktan daha büyük bir rezillik yoktur. | Open Subtitles | لكن أنا أيضاً أملك الحق بالقول أن السيدة آندروود مُشينة أيضاً، لأنه لا يوجد شيء مُشين أكثر من الهرب من معركة. |
| Haykırarak tepelere doğru Kaçmaktan başka bir şey istemesek bile. | Open Subtitles | حتى وإن لم نكن نريد شيء أكثر من الهرب صارخين |
| Hastaneden Kaçmaktan daha zor olan tek şey içeri girmektir. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الصعب من الهروب من المستشفى هو الرجوع إليه |
| Bazen kalmak Kaçmaktan daha zordur. | Open Subtitles | نعم , أحياناً يكون البقاء أسوأ من الهروب |
| Tanrım. O salaklardan Kaçmaktan bıktım. | Open Subtitles | جيد, لقد سئمت من الهرب من هؤلاء الجبناء. |
| Tam olarak maksadımı bilmiyorum ama Kaçmaktan hiç hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | .. أنا لا أعرف أهدافي على وجه الدقَّة .. لكن لا يعجبني الهرب |
| Kaçmaktan bahsetmişken, bizde koşmalıyız. Uzaklaşıyorlar. | Open Subtitles | بمناسبة الحديث عن الهرب, علينا ملاحقتهم. |
| Sürekli Kaçmaktan bahsediyorsun! Bunu aklından bile geçirme! | Open Subtitles | دائما تتكلمين عن الهرب ولا تفكرين فى غيره |
| - Ne fark eder ki? Çocuklar Kaçmaktan bahseder. Kaçı yapar ki? | Open Subtitles | يتحدث الشباب عن الهرب لكن من يهرب فعلاً؟ |
| Sürekli Kaçmaktan bahsediyorsun! Bunu aklından bile geçirme! | Open Subtitles | دائما تتكلمين عن الهرب ولا تفكرين فى غيره |
| Hiç bir şey, küçük düşmek ya da birilerinden Kaçmaktan daha kalıcı ve acı verici değildir. | Open Subtitles | ما يؤلم أكثر و يدوم لوقت أطول أكثر من أي شيء هو إذلال الهرب |
| Çünkü Kaçmaktan gına gelmişti, korku içinde yaşamaktan. | Open Subtitles | لأنها كانت متعبة من الهرب العيش في الخوف |
| Ailemden Kaçmaktan vazgeçtim. | Open Subtitles | زوى جراى ستون لقد توقفت عن الهرب من أبواى |
| Ama sonunda anladım ki tek başıma Kaçmaktan başka çarem yoktu. | Open Subtitles | ولكن افتضح أمري لم يكن لدي خيار سوى الهرب |
| Ama sonunda anladım ki tek başıma Kaçmaktan başka çarem yoktu. | Open Subtitles | ولكن افتضح أمري لم يكن لدي خيار سوى الهرب |
| Kaçmaktan başka şansı olmayarak, ondan teslim olmasını isteyen Üstadı tarafından kovalandı. | Open Subtitles | بدون اختيار الا الهرب , لقد تمت مطاردتها عن طريق سيدها , الذي ترجاها لتسلم نفسها |
| Kendi sorunlarımdan Kaçmaktan sıkıldım Alex. | Open Subtitles | أنا متعبة جدا من الهرب من مشاكلي يا آليكس |
| Bazen kalmak Kaçmaktan daha zordur. | Open Subtitles | نعم , أحياناً يكون البقاء أسوأ من الهروب |
| Ülkeden çıkabilmek hapisten Kaçmaktan beter. | Open Subtitles | أن تغادر البلد , إنه مثل الهروب من السجن |
| PUSA Kaçmaktan vazgeçti ve yanına yaklaşmama izin veriyor. | Open Subtitles | أوقفت الطائرة الهروب وأبقتني على بعد محدد |
| Hayır.Kaçmaktan yoruldum .5 dakikada bir kız gibi bağırmaktan sıkıldım. | Open Subtitles | لا تعبتُ من الركض تعبتُ من الصراخ كفتاة كل خمس دقائق |