| Tamam ama soran falan olursa yalan söylemek kabalık olur. | Open Subtitles | حسناً, ولكن ان سأل احد سيكون من الوقاحة ان نكذب |
| Hayır, kabalık olur. Sohbetin tam ortasındayız. | Open Subtitles | لا , هذا سيكون من الوقاحة فنحن فى وسط مناقشة |
| Ve ucuna kadar gitmişken Amerika'yı ziyaret etmemek kabalık olur diye düşündüm. | Open Subtitles | وبمجرد أن ذهبت إلي الحافة، ظننتُ أنه سيكون من الوقاحة ألا أذهب إلي أمريكا. |
| Dans etmemek kabalık olur. | Open Subtitles | سيكون من الوقاحة ألا نرقص كما تعلمين |
| Az daha getiriyordum ama kabalık olur dedim. | Open Subtitles | كدت أن أجلبه لكني ظننتها ستكون وقاحة مني |
| Önce yaparsam kabalık olur. | Open Subtitles | غدا. قبل ستكون وقاحة. |
| Acele etmeyin. Sizi sıkboğaz etmek kabalık olur. | Open Subtitles | خذ وقتك , سيكون من الوقاحة جعلك تتسرع في قرارك |
| Son dakikada iptal etmek kabalık olur. | Open Subtitles | سيكون من الوقاحة قليلاً أن نلغي في الدقيقة الأخيرة |
| İçmemek kabalık olur. | Open Subtitles | سيكون من الوقاحة ألا نشربه |
| Sadece ben yersem kabalık olur. | Open Subtitles | سيكون من الوقاحة أن آكل وحدي. |
| Çünkü götürmezsek kabalık olur. | Open Subtitles | لأنه من الوقاحة ألا نفعل ذلك |