| Roman, ihtiyacı dayanılmaz hale gelmeden ona gösterdiğimiz şeyi kabul etmez. | Open Subtitles | الأن حتى تكون حاجيات نورمان لا تطاق لن يقبل بما سنريه |
| Hevesini kırmaktan nefret ediyorum ama okyanus senin Gold Card'ını kabul etmez. | Open Subtitles | أكره إخبارك بهذا المحيط لن يقبل بطاقتك الذهبية |
| Ve üçüncüsü, Yeni Sağ emeklilik ücretlerini değiştirmeyi asla kabul etmez. | Open Subtitles | ثالثا، اليمين الجديد لن يوافق على تعديل نظام التقاعد |
| Gururundan bedava yiyecek kabul etmez. | Open Subtitles | بعيداً عن الكرامة. هي لن تقبل الطعام مجانا. |
| İyi bir polis bir şey olduğunu bilirken hiçbir şey olmadığını kabul etmez. | Open Subtitles | الشرطي الجيد لا يقبل بوجود شيء ما عندما يعلم أن هناك شيئاً آخر |
| Ayrıca haraket serimiz, fazladan bir kişiyi daha kabul etmez. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أن العرض لن يسمح بوجود شخص آخر |
| Aklı başında hiçbir temsilci seni bu noktada kabul etmez. | Open Subtitles | ليس الآن لن يقبل عاقل أن يكون مدير أعمالك |
| Yönetim kurulum bunu asla kabul etmez. Ölürüm de hisse başı 2 dolardan satış yapmam. | Open Subtitles | مجلس الأدارة لن يقبل هذا محال أن أبيع السهم بـ 2 دولار |
| Malvarlığı emanet fonunda olursa böyle bir tehlikeye girişmez ve adaylık teklifini kabul etmez. | Open Subtitles | لن يقبل بترشيحه إن كانت استثماراته.. في دائرة الثقة العمياء و لن يستطيع مجابهة التهديد |
| Ve bunu hayatta kabul etmez. Demokratların acı çekmesini istiyor. | Open Subtitles | ولن يوافق على هذا, فهو يريد أن يشاهد الديموقراطيين وهم يعانون |
| T'evgin Votan Birliği'nden nefret ediyor. Bunu asla kabul etmez. | Open Subtitles | تيفجن يكره الفوتان الجماعي ولن يوافق على ذلك. |
| Mahkeme bunu asla kabul etmez. | Open Subtitles | وليس قريب لها ، المحكمة لن تقبل هذا أبداً |
| Joey Tribbiani bağış kabul etmez. | Open Subtitles | - لا مجال! (جوي تريبياني) لا يقبل الاحسان |
| Reich, bu ihtimali kabul etmez? | Open Subtitles | وبالتأكيد الرايخ لن يسمح بهذا الاحتمال؟ |
| kabul etmez ama, bence çok üzülmemek için çevresindeki insan sayısı az. | Open Subtitles | لن يعترف بذلك ولكته اختصر قائمته لكي لا يكون الأمر ثقيلاً عليه |
| - Hepimiz biliyoruz ki hükümet 18 yılın ardından bir mülteciden doğan... bir bebeği kabul etmez. | Open Subtitles | كلنا نعرف أن الحكومة لن تعترف أبدا بأن نازحة هي من ولدت أول طفل منذ 18 عام |
| Panama onu kabul etmez. Ne bir milyona, ne de on milyona. | Open Subtitles | بنما لن توافق ليس بمليون و لا حتى 10 ملايين |
| Adamlarım silahları olmadan eve dönmeyi asla kabul etmez. | Open Subtitles | لن يوافق رجالي علي العودة لبيوتهم بدون أسلحتهم |
| Dostum, üzgünüm. Kanlı Pancar Kökü istek kabul etmez. | Open Subtitles | آسف يا صديقي، ولكن الشمندر الدامي لا يأخذ الطلبات |
| Sahtekar polisler ve adam kaçıranlar çek kabul etmez. | Open Subtitles | ليدفع لرجال الشرطة المرتشين ,فهم لا يقبلون بالشيكات |
| kabul etmez demiştim. | Open Subtitles | قلت لك إنه سيرفض. |
| Ayrıca,çok çaresiz olmalısınız ki bu şehirdeki hiç kimse bu miktardaki maaşla bu işi kabul etmez. | Open Subtitles | لذا لا بد و أنك في أشد الحاجة لي، لانه لا يوجد أحد في هذه المدينة... سيوافق على هذا العمل... مقابل هذا الأجر |
| Douglas'ı tanırım ve müşteriye böyle kötü davranışı kabul etmez. | Open Subtitles | أنني أعرف (دوجلاس)، و أشك أنه سيريد أن يعامل الزبائن بتلك الطريقة السيئة |
| İsrail ve Filistin hiçbir şekilde bunu kabul etmez. | Open Subtitles | يستحيل أن توافق (إسرائيل) أو (فلسطين) عليه |