| Demek istediğim herkes senin kadar yakışıklı olamaz ki. | Open Subtitles | أعني.. ِ لا يمكن للجميع أن يولدوا بهذه الوسامة |
| Kaplanın sana pençeleriyle dokunmasına izin Ver de bak bakalım o kadar yakışıklı olabiliyor musun? | Open Subtitles | دع هذا النمر ينشب مخالبه فيك ولن تبقى بهذه الوسامة |
| Oğlum hiç bu kadar yakışıklı görünmemişti fakat sana ödeme yapamayacağımı söylemiştim. | Open Subtitles | إبنى لم يبدوا وسيم جداً لهذه الدرجة. ولكننيّ قُلتُ لكَ يُمكنني الدفع لكَ. |
| Eğer onu bu kadar yakışıklı bulduysan, git evlen onunla. | Open Subtitles | إن كنت تظنين بأنه وسيم جداً إذاً اذهبي وتزوجيه |
| Ne kadar yakışıklı bir genç olduğunu biliyor ve asla bu kadar ucuza evlenmez. | Open Subtitles | انه يعلم انه شاب وسيم جدا ولن يتزوج بخسارة |
| Çirkin birinin bu kadar yakışıklı göründüğünü görmemiştim. | Open Subtitles | أنا... أنا لم أر رجل قبيح تبدو وسيم جدا. |
| Jed Mosely senin kadar yakışıklı olmayabilir. Senin kadar uzun boylu olmayabilir... | Open Subtitles | (جيد موزلي) قد لا يكون بمثل وسامتك وبمثلطولك.. |
| Ne kadar yakışıklı olmuşsun. | Open Subtitles | تبدو وسيماً جداً |
| Pek çok insan bana benzediğini söylüyor ama benim kadar yakışıklı olup olmadığından emin değilim. | Open Subtitles | كثيرون يقولون بأنه يشبهني لاكنني لست متأكداً إن كان بهذه الوسامة |
| Dostum bu kadar yakışıklı olduğumu bilsem başka bir sektörde şansımı denerdim. | Open Subtitles | ،ربّاه، لو كنت أعرف أنني بهذه الوسامة لكنت جرّبت مهنة أخرى |
| Bana iyi bak çünkü bir gün sen de benim kadar yakışıklı olacaksın. | Open Subtitles | ألقِ نظرة فاحصة علي, لأنه يوماً ما, ستكون بهذه الوسامة |
| O,bu kadar yakışıklı, nasıl bozuk olabilir ki? | Open Subtitles | إنه وسيم جداً,كيف يمكنه أن يكون فاسد؟ |
| "İkinci kez uygun olunca ben de yürüdüm ve ben tehdit olarak görebileceğin kadar yakışıklı ve mutluyum. | Open Subtitles | وأنهى كلامه قائلاً : "أنني تقدمتُ .. في لحظة تواجدها وأنا وسيم جداً وسعيد لأعتبرك تهديداً |
| Bu kadar yakışıklı olduğun için çok şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأنك وسيم جداً |
| TV'de ne kadar yakışıklı görünüyor. | Open Subtitles | أنه يبدو وسيم جدا فى التليفزيون |
| - Büyüyünce de "Terry ne kadar yakışıklı. | Open Subtitles | ثم كبرت أنت، وكانوا يرددون: "أوه، ذلك تيري، إنه وسيم جدا." |
| Senin kadar yakışıklı değildim gerçi. | Open Subtitles | وإن لم أكن بمثل وسامتك |
| Nasıl bu kadar yakışıklı görünebiliyorsun? | Open Subtitles | كيف أصبحت وسيماً جداً هكذا ؟ |
| Benim kadar yakışıklı değilsin ama, dua edelim de bu yaptığımız işe yarasın. | Open Subtitles | أنت لست وسيماً مثلي لكن دعنا نصلّي بأن ينجح هذا الأمر. |
| O adamın kızarıp bozarırken ne kadar yakışıklı olduğunu hayal bile edemiyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع حتى تخيل مدى وسامة ذلك الرجل وهو محمّر خجلًا. |
| Hiç fark etmemişim ne kadar... yakışıklı olduğunu. | Open Subtitles | لم أكن أدرك كم أنت وسيم للغايه |
| Benim kadar yakışıklı değil tabii. | Open Subtitles | فقط ليس بوسامتي |