| Polis, arabanın ön koltuğu altında 38 kalibre silah bulmuş. | Open Subtitles | عثرت الشرطه على مسدس عيار 38 تحت المقعد الأمامي لسيارتك |
| Küçük bir kalibre olabilir, belki 22'lik kaburgalarının arkasına sıkışmıştır. | Open Subtitles | لابد أن رصاصة صغيرة، من عيار 22. عالقة خلف ضلع. |
| Bu vuruş, 0,22 kalibre mermi kadar güçlü ve bir mermiyi havadayken gözünüzle yakalamaya çalışırsanız, bu imkânsız. | TED | قوة هذه اللكمة تماثل قوة رصاصة كاليبر عيار 0.22، وإذا حاولت أن تلتقط الطلقة أثناء طيرانها بعينيك، فإن الأمر مستحيل، |
| Küçük kalibre. 48 saattir suda. | Open Subtitles | صغيرة العيار, كانت في المياه مدة 48 ساعة. |
| Orta kalibre bir tüfekten atılan tek kurşunla göğsünden vurulmuş. | Open Subtitles | واحد من العيار المتوسط الجولة بندقية في صدره |
| Topun atış şarjını kalibre etmeliyim. | Open Subtitles | ولا بد لي من تهمة معايرة المدفع في النبض. |
| .25 kalibre, kızıl ötesi teleskopik görüşlü. | Open Subtitles | عيار 25 مزوده بعدسه تعمل بالأشعه تحت الحمراء |
| Adamın kemerinde bir 38 kalibre tabanca bulduk. | Open Subtitles | أيها المحقق وجدنا مسدساً من عيار 38 في حزامه |
| Devasa bir kalibre. 48 kat Kevlar'ı delebiliyor. | Open Subtitles | هذا عيار الوحوش , يخترق 28 طبقةً من الواقي |
| Sırt çantasında 32 kalibre şarjör bulmuşlar. | Open Subtitles | لقد وجدوا زخائر مخبأه فى حقيبته عيار اثنين وثلاثون |
| İçinde sadece birkaç tane mermi var. 40 kalibre. | Open Subtitles | مفتوحة و فارغة, عدا حفنة من الرصاصات عيار 40 |
| Polis arabanın ön koltuğunun altında 38 kalibre silah bulmuş. | Open Subtitles | عثرت الشرطة على مسدس عيار عيار 38 تحت المقعد الأمامي لسيارتك |
| bu kalibrede 6 köşeli namlusu olan tek bir silah vardır 41 kalibre: | Open Subtitles | هناك فقط سلاح واحد بفوهة مضلعة سداسية يأتي في عيار 41 |
| Hırsızla karşılaşmış. Vurulmuş. 38 kalibre, tek kurşun. | Open Subtitles | واجهت الدخيل، فأطلق النار عليها، رصاصة واحدة من عيار 38. |
| Bu 45'lik, sağır kızdan çıkarılan kurşunla aynı kalibre. | Open Subtitles | هذا عيار 45 نفس عيار الرصاصة التي أخرجت من الفتاة الصماء |
| 357 kalibre oyuk uçlu çekirdekle eşleşen yeterli izler var. | Open Subtitles | لدي ضربة عالية الثقة وجود علامات مؤهلة لتطابق لب رصاصة عيار 357 مسطحة الرأس |
| 18 kurşun. 10 tane .45 kalibre ön taraftan ve 7 tane 9 mm daha... ve bir tane de 38'lik sırt omurgasına saplanmış. | Open Subtitles | إنها 18 طلقة من عيار 7 مقاس 9 مليمتر 15.45 وواحدة من عيار 38 |
| Varmint,paslanmaz çelik,kabartmalı namlu,ağır kalibre, 175-ghp. | Open Subtitles | من الستانلس ستيل القاسي ، ذات فوهة كجوفة ، تحمل الرصاص ذي العيار الثقيل مخزنها يتسع لـ 175 رصاصة مجوفة |
| Binada bulduğumuzla aynı kalibre ve marka. Barda hiç boş kovan bulamamıştık. | Open Subtitles | نفس العيار و النوع من الذي وجدناها بمكتب البناية |
| Diğer cinayetlerdeki gibi aynı kalibre, aynı mermi. | Open Subtitles | نفس العيار كما بعمليّات القتل السابقة نفس التوقيع |
| Dalgalanmada uyarmaları için bütün baz istasyon ağımızı yeniden kalibre ettik. | Open Subtitles | قمنا بإعادة معايرة كامل برج شبكة خليتِنا، لتحذيرنا إذا تمّ الكشف عن أيّ شيء |
| 12 kalibre, oyuk uçlu. | Open Subtitles | معيار 12، ذات رصاصات مُجوّفة. |