| Gümüşle değil mi? Kafayı kalpten ayırmak gerekiyor. Gümüş yalnızca çok acı verir. | Open Subtitles | لا, فى الحقيقة عليكِ أن تفصلى الرأس عن القلب الفضة تؤذى كثيراً فقط |
| Romantik hisler hakkında kendiliğinden ve ifade edilemeyen, kalpten gelen şeylermiş gibi düşünmekten hoşlanırız. | TED | يحلو لنا أن نفكر في المشاعر الرومانسية على أنها عفوية وأمور غير قابلة للتفسير، تنبع من القلب. |
| Okulda tasarım öğreniyordum, fakat burada -- kalpten gelen bir tepki oluşuyordu. | TED | في المدرسة، كنت أتعلم التصميم ولكن هنا كان تفاعلاً من القلب. |
| Annem hep derdi ki; "Eğer kalpten dost olursan, emin ol..." | Open Subtitles | كما كانت تقول أمى إذا كنت تمتلك صداقة فى قلبك |
| Bu resimlerde görünen, ortada yas tutan bir kalp var ve soldaki normal kalpten oldukça farklı görünüyor. | TED | وكما تبين هذه الصور، فإن القلب الحزين في الوسط يبدو من حيث الشكل مختلفاً عن القلب الطبيعي في اليسار. |
| Ne söylediğini pek anlamadım ama kulağıma çok kalpten söyledin gibi geldi. | Open Subtitles | علام كل هذا بحق الجحيم ويبدو انه نابع من القلب |
| Ağızdan ağıza, kalpten kalbe, yıldızdan yıldıza. | Open Subtitles | من الفم إلى الفم، من القلب إلى القلب، من النجمة إلى النجمة |
| -Dans kalpten gelmek zorunda. | Open Subtitles | ماذا حدث لك مع دروس الرقص؟ الرقص يجب أن يكون نابعا من رغبة في القلب |
| Harici damar cerrahisi. kalpten çıkan atardamarların tamiri. | Open Subtitles | جراحة الأوعية الدموية، تصحيح الشرايين الخارجة من القلب |
| Bence, insanlar kalpten bir şeyler verse, herşey düzelir. | Open Subtitles | كلما زاد عدد من يعطون من القلب كلما كنا بحال افضل |
| Annem her zaman en iyi hediyenin kalpten geldiğini söylerdi. | Open Subtitles | كانت أمي تقول أن أفضل هدية تأتي من القلب |
| Leo, ocağın değil, kalpten konuşuyordu. | Open Subtitles | ليو ، لقد كنت أتحدث من القلب ليس من قوتي |
| kalpten çıkan atardamarların sertleşmesi. | Open Subtitles | إنه يقوم بتضييق الشرايين الخرجة من القلب |
| Tamam iste soyle koy.Tanrim.Yemek yapmanin kalpten geldigini ögrenmelisin.. | Open Subtitles | ضعيها هكذا يالهي يجب أنْ تسترخي فالطبخ ينبع من القلب |
| Sen sadece bu akşam seçilmek için... kalpten oynamana bak. | Open Subtitles | انت فقط دعي القلق يلعب خارج قلبك خلال الحفل الموسيقى لهذه الليلة |
| Hayır, tavsiye güçlerini gelen, sizin kalpten gelir değil. | Open Subtitles | لا ، عمود نصائحك يأتي من قلبك و ليس من قواك |
| Amacım seni bozmak değil, çünkü kalpten söyledin... ama bırak onlar sana baş sağlığı dilesin. | Open Subtitles | لا يا سيدي، لن أجعلك تشعر بالذنب لأن هذا كان من قلبك لكن دعهم يقدمون لك هم التعازي |
| Gerçekte en azından üçte birinin bunu kalpten istiyor olmasına rağmen. | TED | حتى مع أن ثلثهم على الأقل و من أعماق قلوبهم يرغبون بذلك. |
| Sonradan icat edilen bir şey var ama... ..Yahudilerin gerçekten ihtiyacı yok, çünkü her şeyi kalpten bilirler. | Open Subtitles | لقد كان هذا اختراعا لاحقا أتعرفين اليهود لا يحتاجونه حقا لأنهم يحفظونه بالكامل عن ظهر قلب |
| En meşhur deneylerinden biri kalpten geçen kanın hacminin hesaplanmasıydı. | Open Subtitles | واحدة من أشهر تجاربه ،هي حساب حجم الدم الذي يمر بالقلب |
| Bu iki yıldır hep kalpten, hep kafadan vurmamı sağladı. | Open Subtitles | طوال العامين يتلقى الضربات في الرأس والقلب |
| 45 yaşında kalpten ölmek mi istiyorum sence? | Open Subtitles | لصالح والده فانتهى به الأمر ميتاً بعمر ال45 من جراء ذبحة قلبية |
| Seni seviyorum evlat.kalpten seviyorum. | Open Subtitles | الشواذّ دوماً يخطئون ولكني أحبك من أعماق قلبي |
| İlk başladığım zamanlar, kalpten biliyordum ki, vasat bir oyuncudan ileri gidemeyecektim. | Open Subtitles | حسناً بمرور الوقت عدت أولاً لقد كنت أعرف من كل قلبي بأنني لن أكون أكثر من لاعب وسط أحادي |