| Bu kızın seninle konuştuğunu kanıtlamıyor. | Open Subtitles | لكن السجلات تثبت أنها تكلمت مع شخص ما ولا يثبت أنها تكلمت معك |
| Fakat bu çılgınca komplo teorisini kanıtlamıyor. | Open Subtitles | لكن هذا لا يثبت نظرية المؤامرة المجنونة تلك |
| Ama hiçbir personel onu gördüğünü hatırlamıyor, yani bu iddia hiçbir şeyi kanıtlamıyor. | Open Subtitles | لم يتذكر العاملين هناك رؤيته وذلك لا يثبت شيئا في كلا الحالتين |
| Ve caddenin karşısındaki kadın, O'nun ifadesi herşeyi kanıtlamıyor mu? | Open Subtitles | والمرأة عبر الشارِع. إذا لم تثبت شهادتها الأمر، فلا شيء سيفعل |
| Çalamam. Bu hiçbir şey kanıtlamıyor. | Open Subtitles | ذلك لا يُثبت أيّ شيءٍ. |
| 1914 yazı, kadınların umutlarının ölümcül olduğunu kanıtlamıyor mu? | Open Subtitles | هل سيكون صيف عام 1914 يثبت كقاتل لآمال النساء؟ |
| Bu gücünüzü kontrol etmekten yoksun olduğunuzu kanıtlamıyor mu? | Open Subtitles | الا يثبت هذا انه لديك مشكلة في فرض سلطتك؟ |
| Hayır, öyle değil. Suçlamaları hiçbir şekilde çürütmüyor. Çünkü bu hiçbir şeyi kanıtlamıyor. | Open Subtitles | لا ، أتعرف ، إنهم لم يسقطوا التهم لكن هذا لا يثبت أي شيء |
| Orada olsam bile bu bir şeyi kanıtlamıyor. | Open Subtitles | حسنا، حتى لو كنت هناك، فإنه لا يثبت أي شيء. |
| Bunu ödemeleri gerekli bu benden başka hiç kimseye hiçbir şey kanıtlamıyor. | Open Subtitles | ...سوف يدفعون ثمن هذا، وهذا وهذا لا يثبت اي شيء لأحد سواي |
| Adliye otoparkında olması bir şeyi kanıtlamıyor. | Open Subtitles | وجوده بمرآب السيارات الخاص بالمحكمة لا يثبت اي شيء |
| Evet, ve eminim ki... bu başkaları için çok etkileyicidir, ama senin nefsi müdafa yaptığını kanıtlamıyor. | Open Subtitles | أجل وهذا ملفت جداً بالنسبة إلى شخص ما لكن لا شيء منه يثبت أنك تصرفت دفاعاً عن النفس |
| Parayı bulduğunu kanıtlamıyor mu? | Open Subtitles | ولكن الا يثبت هذا انه علم بأمر المال؟ |
| Darwin'in zırvaladığı her şey yalan ve evrim hiçbir şeyi kanıtlamıyor. | Open Subtitles | "كل شيء قاله داروين خطأ والتطور لم يثبت أبداً" |
| - Elbette bir şeyi kanıtlamıyor ama yine de, eğer jüri görürse bir milyon dolarlık dava, 20 milyonluk dava haline gelir. | Open Subtitles | طبعاً لا ... يثبت شيئاً ... لكن حاول إظهار ذلك للمحلفين |
| Tanner'ın İHA'sının ele geçirildiğini kanıtlamıyor bu. | Open Subtitles | الصورة لا تثبت ان طائرة تانر الآلية كانت مخطوفة |
| Notların ikna edici değil. Polis raporları bağlantıyı kanıtlamıyor. | Open Subtitles | ملاحظاتك ليست مقنعة تقارير الشرطة لم تثبت أي صلة |
| Kanıtlar masum olduğunu kanıtlamasa da suçlu olduğunu da kanıtlamıyor. | Open Subtitles | الأدلة لن تثبت بأنك برئ ولكن لن تثبت بأنك مذنب أيضاَ |
| Korkarım şu anki haliyle pek bir şey kanıtlamıyor. | Open Subtitles | في الظروف الحالية .. إنها لا تثبت شيئا |
| Bu kayıt Logan veya Jay'in ölümüyle ilgili bir şeyi kanıtlamıyor. | Open Subtitles | هذا الشريط لا يُثبت شيئاً حول وفاة (لوغان) أو (جاي). |