| Kabul edilebilir ve edilemez kanıtlardan sorumluydunuz, öyle değil mi? | Open Subtitles | وكُنت مسؤولاًً عن الاهتمام بــ الأدلة المقبوله و المرفوضة ؟ |
| Eğer katil Melvin Carville ise,... ..bu yer tüm kanıtlardan silinerek temizlenmiştir. | Open Subtitles | لو كان القاتل ميلفن كارفل فسيكون المكان منظفا تماما من كل الأدلة |
| kanıtlardan anladığım kadarıyla insan, zeka ve aptallığı ayırt edemeyen, duygularıyla beynini yöneten, etrafındaki her şeyle savaşan bir yaratık-- kendisiyle bile. | Open Subtitles | من الأدلة ، تبين لي أنا حصافته توازي حماقته أحاسيسه يجب أن تحكم بعقله لا بد و أنه كان مخلوقا مولعا بالحرب ، فخاض معارك |
| Gurur kötü kanıtlardan aptal tanıklardan ve idama meyilli bir yargıçtan daha fazla dava kaybettirir. | Open Subtitles | الكبرياء خسرت قضايا أكثر من الأدلة الباطلة و الشهود المغفلون و القضاء الظالم ، جميعاً |
| Deney taşından kurtul. kanıtlardan kurtul. Ben buraya asla gelmedim. | Open Subtitles | تخلّص من صخرة الاختبار و دمّر الأدلّة و أنا لم أكن هنا قطّ |
| Ama bulduğumuz kanıtlardan mağaraların geçmişte kuru olduğunu da biliyoruz. | Open Subtitles | ولكننا نعرف أيضاً بالأدلة أن الكهوف كانت جافة في الماضي. |
| Bebeğim, şu iddianame söz konusuyken senaryo olayını bir süreliğine bir yana bırakıp kanıtlardan kurtulsan? | Open Subtitles | عزيزي مع هذه الأتهامات ألا تترك السيناريو قليلاً و تتخلص من الأدلة ؟ |
| Devlin Tıbbi Teknolojiler üstündeki IOA araştırması yaklaşmıştı, ve Richard kanıtlardan kurtulmak istiyordu. | Open Subtitles | وباشرت لجنة التحقيق غلق شركة ديفيلين للتقنيات الطبية وريتشارد أراد التخلص من كل الأدلة |
| Katil dezenfekte ederek kanıtlardan kurtulduğunu sanmış. | Open Subtitles | إذاً القاتل حاول التخلص من الأدلة بتعقيمها ؟ |
| Ve kilidin şifresi yalnızca kanıtlardan sorumlu memurda bulunur. | Open Subtitles | بالإضافة إلى الأقراص الصلبة والعريف المسؤول عن الأدلة لديه الرقم السري للقفل |
| Bu yeni bilgiler genelde adli kanıtlardan çıkar. | Open Subtitles | و هذه المعلومات الجديدة عادةً تأتي من الأدلة الجنائية. |
| Onu kanıtlardan çıkarmaya çalışacağım ve ne olduğuna bakabileceğiz. | Open Subtitles | أنا أحاول الحصول عليها من الأدلة وإرى إن كنت أستطيع معرفة ماهيتها |
| Bütün bu kanıtlardan ulaşılan sonuç bir dönem bu kıtanın boyu kadar uzanan dev bir okyanus olduğudur. | Open Subtitles | ما تضيفه كل هذه الأدلة هي الحقيقة أن كان هناك ذات يوم محيط شاسع قد إمتد طوال هذه القارة |
| kanıtlardan ortaya çıkana göre saklanma yerleri Arizona, üyeleri bilinmiyor. | Open Subtitles | المخبأ في أريزونا أظهرت بعض الأدلة ولكن ليس لدينا اياً من الاعضاء الفعليين |
| Bu paleoklimatolojik harita daha önceden basettiğim kanıtlardan çıkartılmış ve 60.000 ve 70.000 yılları arasındaki Afrikayı gösteriyor. | TED | هذه خريطة ترسم الطقس التاريخي للأرض وتظهر منظر أفريقيا ما بين 60000 و70000 سنة مضت وهي مبنية من الأدلة التي ذكرتها من قليل |
| Meteorlarda bulunan kanıtlardan bildiğimize göre, bu yumuşak toz topakları sonunda ısınır, erir ve daha sonra soğuyarak gökkumu adı verilen katı topaklara dönüşürler. | TED | نحن نعلم بفضل الأدلة الموجودة في النيازك أنَّ هذه الأرانب الغبارية المحشوة تسخن، وتنصهر وتَبرد لتصبح كريات صلبة تسمى الكوندرولات. |
| Sayın yargıç, jürinin saygıdeğer üyeleri, iddia makamı, mahkum Leonard Vole aleyhinde büyük bir ustalıkla, gelmiş geçmiş en rastlantısal kanıtlardan oluşan suçlamasını sundu. | Open Subtitles | سيدى القاضى ، أعضاء هيئة المحلفين اٍن النيابة العامة قد قدمت باٍقتدار ضد السجين ليونارد فول قضية بها الكثير من الأدلة الظرفية الساحقة |
| ...Ta ki kanıtlardan tamamen tatmin olana kadar... | Open Subtitles | حتى يكون مقتنع تماما ... ويسلم بهذه الأدلة |
| kanıtlardan biri, Nicole'ün hayati organlarını izleyen cihazlardan aldığımız parmak izleri. | Open Subtitles | أحد من هذه الأدلة هي بصمات سحبت " من المعدات التي راقبت العلامات الحيوية لـ " نيكول |
| Tanner'in arabasında buldukları kanıtlardan bahsetmiyorlar. | Open Subtitles | يأبون إخبارنا عن الأدلّة التي وجدوها في سيّارة (تانر). حسناً. |
| Ama jüri başkanı olarak sizlere, Lord Surrey aleyhindeki kanıtlardan çok etkilenmediğimizi söylemek zorundayım. | Open Subtitles | ولكن بصفتي ممثل لجنة التحكيم علي أن أخبر سيادتكم بأننا لم ننبهر بالأدلة ضد اللورد ساري |
| Bilmenizi istiyorum ki, Albay, mürettebatı ortaya çıkan yeni kanıtlardan haberdar ettim. | Open Subtitles | انا اريدك ان تعرف, العقيد (يونيغ) أني اخبرت الطاقم عن الدليل الجديد |