| Delilik bulaşıcı değildir, öyleyse bile bunu kanıtlayamayız. | Open Subtitles | ربما هذا يساعد الرجل ، أليس كذلك ؟ الجنون ليس مُعدياً على الأقل لا يُمكننا إثبات ذلك |
| Ben de henüz ikna olmuş değilim. Ama bunu asla kanıtlayamayız. | Open Subtitles | لست مقتنعاً بذلك ، ولكنك لن تستطيع إثبات ذلك ولو في غضون 1000 عام |
| Ama karısına silah kasasını kapatmasını söylediğini kanıtlayamayız. | Open Subtitles | لا نستطيع إثبات أنه طلب من زوجته إغلاق الخزينة |
| Yemen hükümeti olay yerini temizledi ama ne yazık ki bunu kanıtlayamayız. | Open Subtitles | الحكومة اليمنية نظفت المكان لكن لسوء الحظ نحن لا يمكننا اثبات أى شىء |
| Bunu ne ben ne sen kanıtlayamayız çünkü bu piç kuruları çok çok zeki | Open Subtitles | و الأن أنا لا أستطيع إثبات هذا و لا أنت تستطيع إثباته إنهم أوغاد ماهرون جداً |
| O zarf olmadan hiç bir şeyi kanıtlayamayız. | Open Subtitles | لا نستطيع أثبات أي شيء بدون ذلك المغلف |
| Siz olmazsanız onun burada olduğunu kanıtlayamayız. | Open Subtitles | بدونكما لا يمكننا حتى ان نثبت انهُ كان هنا |
| - Onu öldürürse, bu işin arkasında İsraillilerin olduğunu kanıtlayamayız. | Open Subtitles | لن نستطيع إثبات ان الاسرائليين لم يكونوا خلف الامر |
| Ama fotoğraf olmadan bir şey kanıtlayamayız. | Open Subtitles | لكن بدون تلك الصورة لا نستطيع إثبات أي شئ |
| Kardiyak olayı yeniden yaratamıyorsak hipertrofik kardiyomiyopati olduğunu kanıtlayamayız. | Open Subtitles | إن لم نتمكّن من إعادة خلق العلّة القلبيّة فلن نتمكّن من إثبات إعتلال عضلة القلب التضخميّ |
| Ama silah olmadan bunun onu vuran silaha ait olduğunu kanıtlayamayız. | Open Subtitles | لكن من دون الحصول على ذلك السلاح، لا يمكننا إثبات أنه سلاح الجريمة. |
| Açık olan bir şey var ki, bunları kanıtlayamayız. | Open Subtitles | حسناً، هناك أمر أكيد. لا نستطيع إثبات ذلك. |
| Ben de öyle düşünüyorum ama kanıtlayamayız. | Open Subtitles | وأنا أعتقد ذلك أيضاً ولكن لا يمكن إثبات ذلك |
| Üzerinde D.N.A olsa bile, bunun başka bir yerden gelmediğini kanıtlayamayız. | Open Subtitles | حتى إن كان هنالك حمض نووي عليه، فإننا لن نكون قادرين على إثبات أنه لم يغسل عليه من مكان آخر |
| Tüm bunların varsayım olması çok kötü. Hiçbir şey kanıtlayamayız. | Open Subtitles | مؤسف جداً أن كل هذا تخمين لا يمكننا إثبات أي شيء |
| Kızın bu bıçakla kesildiğini kanıtlayamayız. | Open Subtitles | لذلك نحن لا يمكن اثبات ذلك هو السكين التي خفضت لها حتى. |
| - Yok et şu kaskı kızım. Özürlü olduğunu kanıtlayamayız. | Open Subtitles | انزعي خوذتك يا اختي لا يمكننا اثبات انك متخلّفة |
| İlaç var sadece ama bunu kanıtlayamayız ki. | Open Subtitles | انه مخدر ، ولكن لا يمكننا إثباته |
| Hiçbir şey kanıtlayamayız. | Open Subtitles | لا يمكننا أثبات ذلك - هذا حقيقي - |
| Suçlu olduğunu şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtlayamayız. | Open Subtitles | لا لم نثبت الإدانة بحيث لا ندع مجالا للشك |