| Robot resme, Daren'ı kandırabilecek kadar benziyordu. | Open Subtitles | كان يبدو بمافيه الكفاية مثل الصورة لخداع (دارين) |
| Şirine'yi kandırabilecek farklı ve duygusal bir hediye düşünmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | لخداع (سنفورة) *لكن* |
| Gizli görevdeyken beni kandırabilecek kadar değil ama o aramayı saklayabilecek kadar. | Open Subtitles | لكن لست جيدة كفاية لخداعي إن كنت تحت التغطية, لكن جيد كفاية لإخفاء تلك المكالمة. |
| Şansımıza o zamanki temizlik ekipleri beni kandırabilecek kadar kalifiye değilmiş. | Open Subtitles | أجل، ولحسن حظنا، فرق التنظيف آنذاك .لم تكن تملك الأمور اللازمة لخداعي أنظر إلى هذا. |