| Soyuz kapsülünde uzay istasyonundan dönerken Dünya'ya saatte 27 bin km'yle dalmıştık... | Open Subtitles | عندما كنت في كبسولة سويوز عودته من الفضاء محطة، تراجع نحو الأرض |
| 50. yaş günümden sonraki gün bir Rus kapsülünde yerimi aldım, Rusya'da ve uzaya kalkış yaptık. | TED | بعد عيد ميلادي الخمسين بيوم، صعدت على متن كبسولة روسية، في روسيا، وانطلقت للفضاء. |
| Ve bunları zaman kapsülünde arkamda bırakıyorum. | Open Subtitles | و أضعها في كبسولة زمنية في ساحتي الخلفية |
| Zaman kapsülünde hakkımda saçma sapan laflar eden herif işte bu. | Open Subtitles | فهذا هو الشخص الذى أساء كثيراً فى الحديث عنى "ب"حاوية الزمن |
| O saçma zaman kapsülünde söylediklerim için ö.dilerim. | Open Subtitles | و انظرى ، أنا أعتذر عما قلته فى "حاوية الزمن" الغبية تلك |
| - Yine de 4 kişiyle birlikte 1 yıl boyunca uzay kapsülünde hayatta kalabileceğine inanıyorsun demek. | Open Subtitles | وفوق ذلك انت تعتقد أنه يمكننا النجاة في كوننا عالقين في كبسولة فضائية مع أربعة أشخاص لمدة سنة |
| Hayır. Dr. Grable'in kapsülünde bir sorun var. | Open Subtitles | " لدينا بعض المشاكل مع كبسولة الدكتور " جرابيل |
| Onu nereden buldun, zaman kapsülünde mi? | Open Subtitles | أين تجد لها، في كبسولة الزمن؟ |
| Otopsi esnasında reçeteli, yavaş salınımlı bir ilaç kapsülünde siyanür kalıntılarına rastladım. | Open Subtitles | أثناء تشريح الجثة، إكتشفتُ بقايا سيانيد في كبسولة موصوفة طبّياً -إذن كان لـ(جو) وصفة طبيّة للسيانيد؟ |
| Yani Adamson'ın zaman kapsülünde bulunan pateni. | Open Subtitles | أعني ، (أدامسون) كان في كبسولة الزمن |
| Galiba zaman kapsülünde dediklerimde yanılmışım. | Open Subtitles | "أعتقد أننى كنت مخطئة بشأن ما قلته ب"حاوية الزمن |
| Zaman kapsülünde dediklerini duydum ve korktum. | Open Subtitles | ثم شاهدت تسجيلك فى "حاوية الزمن" و قد أصابنى الخوف من جديد |
| Zaman kapsülünde neler dediğini duyduk. | Open Subtitles | "لقد سمعت ما قلته ب"حاوية الزمن |
| Zaman kapsülünde konuşan. | Open Subtitles | "ذلك الفتى الذى كان ب"حاوية الزمن |
| Dediklerini duydum, Scott. Zaman kapsülünde, Haley hakkında. | Open Subtitles | لقد سمعت ما قلته يا (سكوت) ب"حاوية الزمن" بشأن (هالى) |
| Zaman kapsülünde onlara öyle gamatayı verdikten sonra. | Open Subtitles | "لاسيما بعد ما سمعوه منى ب"حاوية الزمن |