| İlk olarak, o bir oyun ve hayır ondan biraz daha karışıktır. | Open Subtitles | اولاً, هى لعبة; ولا, هى معقدة اكثر من ذلك. |
| Eğitimim iyi ve deneyimliyim. Böyle durumları bilirim. Gayrimenkul durumları karışıktır. | Open Subtitles | أنا متعلم جيد, على معرفة جيدة أنا أعرف في مثل هذه الحالات, نماذج العقارات معقدة جدا. |
| Bunun cevabı karışıktır. Başka bi konuşmanın konusu olabilir. | TED | الجواب معقد. ربما يكون الموضوع مناسب لنقاش أخر |
| Ve senin yapacağın işler, babanın yıllardır yaptığı işler karışıktır, politiktir ve uzun sürer. | Open Subtitles | و العمل الذي أمامك.. العمل الذي يقوم به والدك إنه معقد إنه سياسي |
| Ama onunla olamaz çünkü kadın çok karışıktır. | Open Subtitles | ولكنه لا يستطيع البقاء معها لأنها معقده جداً |
| gelenekler biraz karışıktır. | Open Subtitles | بوكاهونتاس، الإتفاقيات في إنجلترا معقّدة جدا. |
| Bak Tim, seks kafa karıştırıcıdır, karışıktır. | Open Subtitles | انظر لى تيم ممارسة الجنس مسألة مربكة و معقدة |
| Ama sürdürse bile bir vampir ile yaratıcısı arasındaki ilişki karışıktır. | Open Subtitles | ,ولكن حتى لو فعلت ,العلاقة بين مصاص الدماء و صانعه . انها معقدة |
| - Olur. - Biraz karışıktır, uçurmamı ister misin? | Open Subtitles | حسناً، إنها معقدة قليلاً أتريد مني قيادتها؟ |
| Çoğu insan hakları davası karışıktır ama bunun çok bariz pürüzleri var. | Open Subtitles | أغلب قضايا الحقوق المدنية واضحة لكن هذه القضية معقدة للغاية. |
| Çoğu insan hakları davası karışıktır ama bunun çok bariz pürüzleri var. | Open Subtitles | أغلب قضايا الحقوق المدنية واضحة لكن هذه القضية معقدة للغاية. |
| Yukarı ve aşağıyı, yerçekimini anlaman lazım, yoksa çok karışıktır. | Open Subtitles | إنه أمر معقد إلى حد ما مالم تفهمي الرمية كلها و زاوية الإنعراج .. القوس و الجاذبية |
| Aile hakkındaki hissettiğimiz duygular karışıktır. | Open Subtitles | كَميف تَشْعرُ حول العائلةِ شيئ معقد. |
| Yani, sizin zaman diliminizde. Bizim ki çok daha karışıktır. | Open Subtitles | أعني حاضركم لأن حاضرنا معقد بعض الشيء |
| Kalp ilişkileri ya da dudak ilişkileri diyelim, kimyasal olarak çok karışıktır. | Open Subtitles | أو الشفتين في حالتك هذه... لهي أمر معقد كيميائياً للغاية. |
| Oldukça karışıktır. | Open Subtitles | انها فقط معقده جدا |
| Aile içi ilişkiler karışıktır. | Open Subtitles | الاستراتيجيه العائليه معقده |
| Aile içi ilişkiler karışıktır. | Open Subtitles | الديناميكا العائلية معقّدة |
| Gençler, duman dedektöründen daha karışıktır, tamam mı dahi. | Open Subtitles | الاهتمام بمراهقة أكثر تعقيداً من إصلاح إنذار الحريق، أفهمت يا عبقريّ؟ |
| FBI'da işler biraz karışıktır. | Open Subtitles | الامور مُعقدة في مكتب التحقيقات الفيدرالي |
| Evet. Kardeşlik karışıktır. | Open Subtitles | أجل ، الأخوات معقدات |
| Bilmiyorum. Bak, belki de onlar da bu konuda bizim kadar karışıktır. | Open Subtitles | أنا لا أعلم ، لكن انظري ، ربما هم فقط مرتبكون بسبب كل ما حدث مثلنا نحن |
| Burada planktonlar arasında, besin ağı o kadar dolaşık ve karışıktır ki, bilim insanları bile kimin kimle beslendiğini bilmezler. | TED | هنا بين كل العوالق تعد الشبكة الغذائية شديدة التعقيد و الإبهام والتشابك حتى العلماء ذاتهم لايمكنهم تحديد من يفترس من |