| Bu belirsizliğe karşın Arthur'a yapılan atıflar yüzyıllar sonra gelecek vadeden bir tarihçinin dikkatini çekti. | TED | بالرغم من هذه الشكوك، جذبت الكتابات عن آرثر انتباه مؤرخ طموح بعد مئات السنين. |
| Ama bilhassa karşımıza çıkar her şeye karşın yılmadan devam etmeliyiz | TED | لكن عامةً، علينا أن نكون مثابرين بالرغم من كل الأشياء التي تتجمع ضدنا. |
| Becerikli ve meşhur olmasına karşın, Daedalus egoistik ve kıskanç birisiydi. | TED | وعلى الرغم من مهارة وشهرة دايدالوس، إلا أنه كان غيورًا وحسودًا. |
| Bütün geçmişimize karşın, güvende olduğun için memnun olduğumu söylemek istiyorum. | Open Subtitles | أن أقول ، برغم كل ماضينا ، ولكنى سعيدة بأنك بخير |
| Pakistan askeri kanadının şiddetle inkâr etmesine karşın portatif parçalanabilir materyaller bulunduğunu keşfettik. | Open Subtitles | على الرغم من المقاومه الباكستانيه الكبيره لم نقم بالكشف عن المواد الإنشطاريه المحموله |
| Buna karşın, orada kalıp inceleme yazısı yazanlar, fiziksel olarak bedenleri gerçekten orada bulundu, daha çok mekânsal bilgi verdiler. | TED | على العكس, الناس الذين كتبوا النقد وكانوا هناك بالفعل, أجسامهم دخلت بالفعل إلى الفضاء الفيزيائي, لقد تحدثوا أكثر بكثير عن المعلومات المكانية. |
| Bu bulgulara karşın, bipolar bozukluğu tek bir sebebe bağlayamayız. | TED | ولكن بالرغم من هذه المعرفة، لا يمكننا تحديد سبب محدد لاضطراب ثنائي القطب. |
| Eşcinsel Afrikalılar, eşcinselliğin kıtanın neredeyse tümünde suç olmasına karşın hâlâ var. | TED | لا يزال الأفارقة المتحررون موجودين، بالرغم من أن التحرر يجرم الآن في معظم أنحاء القارة. |
| On yıl ardından, uzun süren sıkıntı ve ıstıraplarına karşın küçük çocuklar dayanıklı gençler haline geldi. | Open Subtitles | بعد عشر سنوات، أصبح الصغيران قوييّن بالِغيّن. بالرغم من حياة البؤس و المذلة التي قاسوها لمدةٍ طويلة. |
| Durumun uygunsuzluğuna karşın beyaz bir gelinliğe karar verdik. | Open Subtitles | قررنا أن ننظم زواجا تقليديا بالرغم من كل الظروف |
| Bazıları bütün ikna çabalarına karşın ne olursa olsun topraklarını satmayı reddediyorlar. | Open Subtitles | بعض المواطنين رفضوا البيع بالرغم " " من الضغط عليهم ومحاولة إقناعهم |
| Fakat sanat ve bilimde ileri olmalarına karşın yaşamlarının en önemli kısmında, tanrılarına ibadet etmede ilkel kaldılar. | Open Subtitles | لكن بالرغم من نضج فنونهم وعلومهم في أهم جزء من حياتهم في عبادة آلهتهم، ظلوا بدائيين |
| Yüzyıllık bu düşmanlığa karşın, temiz saçlar tam anlamıyla sözcüğüyle yaşıyorlardı. | Open Subtitles | وعلى الرغم من هذا الصراع القديم، يشعر ذوو الشعر النظيف بالسعادة |
| Tüm bu ihtişama karşın, başlangıç son derece hayal kırıcıydı. | TED | وعلى الرغم من كل هذه الروعة .. لقد كانت البداية مرهقةٌ جداً .. |
| Herşeye rağmen bana inanıyorsun. Sana verdiğim acıya karşın bunu yapabiliyorsun, hayret verici. | TED | مازلتِ تؤمنين بي، وأن تملكي القدرة على ذلك برغم حجم الألم الذي سببته لك لهو أمر مذهل. |
| Sen bile, yaşadığın tüm mutsuzluklara karşın belki de asla yaşayamayacağım deneyimler yaşadın. | Open Subtitles | وحتى أنت .. برغم كل تعاستك. فقد مريت بتجارب قد لا تتاح لى الفرصة لها. |
| Ve hala buna karşın, çok azımız evreni duyabilmiştir. | TED | ولكن على الرغم من هذا، يصعب على اي منا سماع صوت الفضاء. |
| Buna karşın, oluruna bıraktığımızda -- yalnızca ne olduğunu merakla fark ederek sürecin dışına adım attığımız zaman -- beynin aynı bölgesi sakinleşir. | TED | على العكس عندما نتخلص منها -- نخطو بعيداً عن العملية ويستحوذ علينا الفضول الواعي حول ما يجري -- فتهدأ نفس هذه المنطقة من الدماغ. |
| Buna karşın sabit hatlar yüzyıldır aynı şekilde çalışıyor. | Open Subtitles | من ناحية أخرى الخطوط الأرضية مازالتتعملكماهيمنذقرن |
| Muhtemelen. Üşüme ihtimalinize karşın, kaloriferi de açık bıraktım. | Open Subtitles | محتمل, لقد تركت لك نظام التدفئة على الوضع الثابت, في حالة ما أحسست بالبرد |
| Kendini feda etmesini takdir etmeme karşın sahtekârlığa tahammül edemem. | Open Subtitles | وبالرغم من ذلك اقدر روحه الإنقاذية أنا لا أحب التضليل |
| Evet, on yaşında olmasına karşın, oldukça ciddi. | Open Subtitles | أجل، إنّها جادّة فعلاً، مع الأخذ فى الاعتبار أنّها فى العاشرة من عمرها |
| Bedenimin mahvolmasına karşın bu kabiliyeti kazandım. | Open Subtitles | مُسخ جسدي، لكنّي اكتسبت هذه القدرة في المقابل. |
| Ama şahsi kusurlarına karşın samimi ve kibar bir insandı. | Open Subtitles | بدلاً من أن تصبح له سيرة حافلة بالإنجازات. الفشل الشخصي كان حليفه مع ذلك، كان شخص لطيف، وحنون، |
| Peygambere karşın, bu senin için yapacağım son ödeme. | Open Subtitles | بغض النظر عما قاله الرسول فان هذا سيكون آخر ما أدفع ثمنه |