| Sokağın karşısında, ahırın orada. Birinin bize silah tuttuğunu gördü. | Open Subtitles | عبر الشارع نحو الاسطبل لأنه شاهد رجلا يوجه بندقيته نحونا |
| Sonra, yürüyüşün olduğu o gün onu yolun karşısında gördüm. | Open Subtitles | هذه هي نهاية الكابوس ثم رأيتهُ يوم العرض، عبر الشارع |
| Herhangi bir şeyin yanında ya da karşısında olmamanız mümkün olabilir mi? | TED | هل يمكنكم أن تكونوا لا مع أو ليس ضد أى شيء ؟ |
| Eğer muzlar karşısında çikolata problemi üzerinde düşünüyorsanız, gelecek hafta muz yiyeceğimizi düşünüyoruz. | TED | إذا فكرتم في مشكلة الموز مقابل الشكولاتة، نعتقد أننا سنأكل الموز الأسبوع القادم. |
| başarısızlık karşısında kendilerini daha çabuk toparlayabildiler. Yani yeni bir özgüven kazandılar. | TED | وأصبحوا أكثر إصرار على مواجهة الفشل فقد ربحوا ببساطة ثقة جديدة بالنفس |
| Ve pazardaki rekabetçi ürünlerin karşısında yazılımımızı başarılı yapan şey ne? | Open Subtitles | وما الذي يلزم لجعل برامجنا تنجح في المبيعات امام الممنتجات المنافسة |
| Haklısın, şehirden bir gün boyunca uzak kaldın ve birden sokağın karşısında çok detaylı bir cinayet işlendiğini buldun? | Open Subtitles | صحيح، إذا كنتِ بعيدة عن المدينة ليوم واحد والآن خرجت فجأة بتفاصيل جريمة قتل رُسمت على الشارع المقابل منّا |
| Sokağın karşısında yaşayan kız sürekli piyano çalıyor. | Open Subtitles | تلك الفتاة التي تعيش في الجهة المقابلة تعزف البيانو |
| Koridorun karşısında yaşıyorsun, elbette sana şüpheli bir ses duydun mu diye soracaklar. | Open Subtitles | أنتِ تسكنين عبر الرواق لهذا بالتأكيد سوف يستفسِرون إذا سمعتِ أيُّ شيءٍ مريب |
| Sonra bir gece, arabanın arkadaşımın evinin karşısında durduğunu gördüm. | Open Subtitles | وذلت ليلة , رأته واقف عبر الشارع مِنْ شُقَّةِ صديقِي |
| Evet. Sokağın karşısında daha büyük bir kilise olduğunu bilmek daha güzel. | Open Subtitles | أجل، الشيء الجيد كانت هُناك كنيسة مهجورة أكبر مباشرةً عبر الشارع حتى. |
| Polis, ateş edenin yolun karşısında ikinci katta olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | الشرطة تظن أن القاتل كان في الطابق الثاني عبر الشارع |
| Vampirler asırlardır otoritenin zorbalıkları karşısında dikilecek birinin özlemini çekiyordu. | Open Subtitles | تطلّع مصاصو الدماء لشخص يقف ضد طغيان السلطة منذ قرون |
| İnsanlar bizim şefkatli olduğumuzu görürse Halifelik karşısında en etkili silahımız o olur. | Open Subtitles | إنه أكثر سلاح فعّال نملكه ضد جيش الخلافة إن رأى الناس أننا رُحماء |
| Beni yanlış anlamayın; İngilizce öğretmenin karşısında değilim, hepiniz ingilizce öğretmenlerisiniz. | TED | الآن أرجو أن لا تفهموني خطاء أنا لست ضد تعليم اللغة الإنجليزية لكل معلمي اللغة الإنجليزية |
| Ama onun yerine, DVR'ın karşısında, seninle birlikte siyanür içiyor olacağım. | Open Subtitles | لكن بدلاً من ذلك سوف أكون جالسة مقابل كاميرتي أتحدث معك |
| Her zaman belirsizlikler karşısında kararlar alıyoruz. Kelimenin tam anlamıyla her zaman. | TED | نحن نتخذ القرارات في مواجهة الشك طوال الوقت، حرفياً في كل الوقت. |
| Seni beğendikleri ve kamera karşısında olmanı istedikleri belli oldu. | Open Subtitles | هم قرروا انهم يحبونك و انهم يريدون وضعك امام الكاميرا |
| İşte binaların Su Oyunları Merkezi'ne bitişik, Olimpiyat Stadyumu'nun karşısında duruşu bu şekilde. | TED | هذا هو موقع المبنى المجاور لمركز الألعاب المائية المقابل للاستاد الأولمبي. |
| Sanırım caddenin karşısında bir kırtasiye açmak istiyorsun. | Open Subtitles | أعتقد أنك تريد القرطاسية في الجهة المقابلة |
| Eğer onu gerçekten sinirlendirmek istiyorsan, onun ofisine kadar gidip, karşısında seks yapmalıyız. | Open Subtitles | أتعلمين اذا أردت اغضابه يجب ان نتبعه الي مكتبه و نمارس الجنس أمامه |
| Bu, bir öğrencinin sorusu karşısında ilk defa cevapsız kalışım değildi. | TED | ولكنها لم تكن المرة الأولى التي أعجز فيها أمام سؤال طالب. |
| bir çiftliğin karşısında oturuyorum. Bu aynı batında doğan küçük yavru, ölmüş domuz yavrusu. | TED | في قبالة منزلي توجد مزرعة .. توفي فيها خنزير .. ووجدته في القمامة |
| Ancak ileri ateş bükme tekniklerini öğrenirsem onun karşısında durduğum zaman bir şansım olur. | Open Subtitles | يجب أن أتعلم إخضاع نار متقدم إذا أردت أن أصمد أمامها |
| Böyle bir felaketin karşısında diğer insanları korumak için korkusuzca savaştılar. | Open Subtitles | تجاه مثل هذه الكارثة، عملوا بشجاعة للوصول بالنّاس إلى بر الأمان. |
| karşısında, 12 kez dünya şampiyonu olan ızdırapın lideri, vahşetin kralı katliam yargıcı, imha edici Gordo the Gruesome. | Open Subtitles | يواجه بطل الحلبة الذي فاز 12 مرة وزير العذاب، بارون القسوة مسبب المجازر، مسبب الدمار |
| Sokağın karşısında Jennifer için çok özel bir şeyim var. | Open Subtitles | لدي شيء مميز من أجل جينيفر بالطرف الآخر من الشارع |
| Bu durum karşısında sadece şaşkınlığımı ifade edebilirim. | Open Subtitles | وإن كنت قاتل بوجه جديد ولديك بصمة اصبع في مكان جريمة ، مثلي |