| Belki biraz Kara Orman pastasından buluruz, biraz da bisküvi. | Open Subtitles | ربما يمكننا ان نحضر كعكة الغابة السوداء قليلاً من الفطيرة |
| Hayır, hayır, üçüncü yüzyıl, Kara Orman, çoğunlukla kalsiyum ile beslenirler, kemik, deri, organ. | Open Subtitles | لا ، لا ، القرن الثالث ، الغابة السوداء تتغذى غالباً على الكالسيوم ، والعظام ، والجلد ، والأعضاء |
| Pekala, buna Kara Orman Kafası deniyor ve en lanet kafalardan biri. | Open Subtitles | إنه يسمى الغابة السوداء عالية الثمالة وهو يحقق أعلى ثمالة ممكنة |
| Kara Orman ayak basmak isteyeceğiniz son yerdir. | Open Subtitles | الغابة المظلمة آخر مكانٍ يرغب المرء أنْ يطأه |
| Görünüşe göre en nihayetinde Kara Orman'a doğru bir maceraya atılıyoruz. | Open Subtitles | يبدو أنّنا سنخوض مغامرةً في الغابة المظلمة في نهاية المطاف |
| Wolfach'ın yakınındaki Kara Orman'daki kiliseler hakkında bir araştırma yaptım. | Open Subtitles | قمت ببحث صغير علي هذه الكنائس بالقرب من فولفاخ في الغابه السوداء |
| Dostum 25 yaşından beri Kara Orman'a gitmemiştim. | Open Subtitles | يا راجل لم ازور الغابات السوداء منذ ان كنت في 25 |
| İşte hayatım, Pasadena'dan sana biraz Kara Orman. | Open Subtitles | هاك يا عزيزي، فقط القليل من الغابة السوداء هنا في باسادينا |
| Yeni ve adına Kara Orman Kafası deniyor. | Open Subtitles | إنه مخدر جديد يدعى الغابة السوداء عالية الثمالة |
| Bildiğim şey Kara Orman denilen boka geri döneceğin. | Open Subtitles | ما أعلمه جيداً هو أنك تبيع مخدر الغابة السوداء |
| Kara Orman Kafası diye bir şey duydun mu? | Open Subtitles | هل سمعتي عن شيء يدعى الغابة السوداء عالية الثمالة؟ |
| Kara Orman'da kızımın yanında kalmaya gidiyorum. | Open Subtitles | سأذهب للعيش مع ابنتي في الغابة السوداء |
| Biraz daha Kara Orman haricinde. | Open Subtitles | عدا المزيد من مخدر الغابة السوداء |
| Kara Orman, bu Almanya'da, değil mi? | Open Subtitles | الغابة السوداء في ألمانيا، أليس كذلك؟ |
| Kara Orman bokuyla dolu ceplerinizi boşaltın. | Open Subtitles | أفرغ جيوبك من كل مخدر الغابة السوداء |
| Ve Zollern'liymiş, Kara Orman'daki bir kasabadan... | Open Subtitles | وهو من زولرن مدينة في الغابة السوداء |
| Monroe ve ben bunu Kara Orman'da bulduk. | Open Subtitles | مونرو ولقد وجدت هذه في الغابة السوداء. |
| Batıya gitmeye devam edersen Kara Orman'a gidersin,canım. | Open Subtitles | إنْ واصلتِ التوجّه غرباً ستصلين إلى الغابة المظلمة يا حبيبتي |
| O halde bol şanslar. Kara Orman'a doğru gitti. | Open Subtitles | حظّاً طيّباً في ذلك فقد توجّهت إلى الغابة المظلمة |
| Sadece Wolfach'ı geziyorduk ve Kara Orman'daki eski yapılara bakıyorduk. | Open Subtitles | نحن نتفقد معالم فولفاخ نبحث عن بعض المعماريات القديمة في الغابه السوداء |
| Kara Orman'a girmeli ve Katalizör'ü bulmalısın. | Open Subtitles | ستدخل الغابه السوداء و تستعيد المنجنيق |
| Fabrika Badenweiler'daki Kara Orman'da. | Open Subtitles | ,"المصنع يقع فى "بادين ويلر .بالقرب من الغابات السوداء |