Ayrıca karaciğerdeki bağışıklık hücreleri nanopartikülleri yiyerek onların tümöre ulaşmalarını engeller. | TED | والخلايا المناعية في الكبد تأكل جزيئات النانو فتمنعها من الوصول إلي الورم |
Böylelikle karaciğerdeki bağışıklık hücreleri biyolojik nanoparçaları yemeye daha az meyilli olur. | TED | و في هذه الحالة فمن غير المحتمل أن تتغذى الخلايا المناعية في الكبد علي جزيئات النانو البيولوجية |
karaciğerdeki hücreler vücuttaki en hızlı üreyen hücrelerdir. | Open Subtitles | إن الخلايا الموجودة في الكبد أكثر الخلايا مرونة في الجسم |
İster inanın ister inanmayın, karaciğerdeki bir sorun, solunumda problem yaratabilir. | Open Subtitles | صدّقي أو لا تصدّقي، مشاكل التنفّس يمكن أن تسبّبها مشكلة بالكبد |
Her iki soruna da sebep olan, karaciğerdeki vasküler bir anomali olabilir. | Open Subtitles | أو قد يكون تشوّه وعائيّ بالكبد مسبّباً كِلا المشكلتين |
Aynı zamanda olan bir başka şey de karaciğerdeki yağın kan dolaşımı içerisine trigliserid olarak gönderilmesidir ki bu durum da aşırı kiloya tıkanmış atardamarlara ve kalp hastalığına yol açabilir. | Open Subtitles | ما يحدث ايضا ان هذه الدهون التي بالكبد ترسل إلى مجرى الدم على أنها دهون ثلاثية التي تؤدي إلى زيادة بالوزن |
Şimdi benim takımım ve ben, ReviveMed'te metabolitlerin ana sorun olduğu hastalıklara tedavi bulmak için çalışıyoruz, mesela yağlı karaciğer hastalığı gibi çünkü bu hastalık, karaciğerdeki metabolit tipleri olan yağların birikmesi ile ortaya çıkar. | TED | نعمل أنا وفريقي الآن على اكتشاف علاجات للأمراض الرئيسية التي تكون المُسْتَقْلَبات هي الدافع الرئيسي لها، مثل مرض الكبد الدهني، لأنه يحدث بسبب تراكم الدهون، والتي هي أنواع من المُسْتَقْلَبات بالكبد. |