| Çevre ile ilgili işlere yatırım yapıyorlar ve araç filosunun tamamını karbondan arındırmak istiyorlar. | TED | إنهم يستثمرون في أعمال صديقة للبيئة، كما أنهم يتطلعون إلى تخليص جميع مركباتهم من الكربون. |
| Herkes yapıyor. Bunun karbondan bağımsız tek enerji olduklarını bildikleri için yapıyorlar. | TED | الجميع يفعل. لأنهم يعلمون أن ذلك أحد الطرق المضمونة لإنتاج طاقة لا تبعث الكربون. |
| Silikon ya da karbondan her bileşiği, kısımlara ayırabiliyorlar. | Open Subtitles | نعم نظريا هم يمكن أن يأكلوا أيّ سيليكون أو آي شئ أساسه الكربون |
| Onların sayesinde atmosfer karbondan arındı ve diğer yaşam formları gelişebildi. | Open Subtitles | الفضل يعود لهم في خلو غلافنا الجوي من الكربون وافساح المجال امام اشكال اخرى من الحياة ، للتطور |
| Evet. Uzaylı karbondan mı yapılmıştı yoksa silisyumdan mı? | Open Subtitles | أجل، هل المخلوق الفضائي أساساً من الكاربون أم السيليكون؟ |
| Karbonun normal jeolojik tortu bırakanı 12 karbondan 13 karbona kesin bir oran içerir, fakat bu topaklar içermiyor. | Open Subtitles | ترسيب الكربون العادي يحتوي على معدل دقيق من كربون 12 إلى كربون 13 لكن ليس في هذه الكتل |
| Bazıları güneş ışığından beslenir, bazıları karbondan. | Open Subtitles | بعضها يتغذى على أشعة الشمس , البعض الآخر على الكربون |
| Kristalize karbondan daha sert değil. Elmas kullanmış. | Open Subtitles | ليس أقوى من بلورات الكربون لقد استخدم الألماس |
| Metal parça demir, krom, nikel molibden ve bir miktar karbondan oluşuyormuş. | Open Subtitles | إذن شظيّة المعدن هو بكيلة مُتشكّل من الحديد، الكروم، النيكل، الموليبدينوم، والقليل فقط من الكربون. |
| - Hayır. karbondan yapılmış. Ve tamamen gerçek. | Open Subtitles | كلاّ، إنّها تتكوّن من الكربون وحقيقيّة تماماً، ولكنّها من صُنع الإنسان. |
| Bazıları genellikle karbondan bazıları demirden, hatta çoğu platinyum ve altından oluşuyor. | Open Subtitles | البعض أغلبه من الكربون أخرون من الحديد , و غيرهم حتى من البلاتينيوم و الذهب |
| Amacımızına doğru kümülatif gelişimi değerlendirmek için her beş yılda bir ele alacağımız kontrol noktaları yine yasal olarak bağlayıcı ve karbondan arındırılmış ve daha dirençli bir ekonomiye giden bu güzergâh da yasal olarak bağlayıcı. | TED | و ستكون نقاط التفتيش التي سنقوم بها كل خمس سنوات لتقييم التقدم المشترك نحو الهدف ستكون ملزمة قانونا. والطريق نفسه نحو اقتصاد مرن أكثر و خال من الكربون سيكون ملزما قانونا. |
| 2050'ye kadar ekonomilerimizi tamamen karbondan arındırmalı ve hali hazırda fosil yakıt devlerinin ve liderlerinin düzenin zirvesinde kalmalarını sağlayan güç dağılımlarını dönüştürmeliyiz. | TED | علينا إزالة الكربون بالكامل من اقتصادنا بحلول عام 2050 وتحويل توزيع الصلاحيات التي تسمح حاليًا لمحطات الوقود الأحفوري العملاقة وللقادة السياسين في البقاء في وضعٍ أفضل. |
| Her ikisi de karbondan yapılmış, fakat birindeki karbon atomları belirli bir şekilde dizilmiş, sol tarafta yumuşak ve mat olan grafit var. | TED | كلاهما مصنوع من الكربون، لكن جزيئات الكربون في أحدهما مرتبة بطريقة محددة، على اليسار، وتحصل على الغرافايت، الذي هو أملس وداكن. |
| Yüksek basınca tabii tutulan karbondan yapılırlar. | Open Subtitles | مصنوع من الكربون وخاضع للضغط العالى |
| Yüksek basınca tabii tutulan karbondan yapılırlar. | Open Subtitles | مصنوع من الكربون وخاضع للضغط العالى |
| Senin bedenin karbondan oluşuyor. | Open Subtitles | وعاؤك الدموي قائمٌ على الكربون. |
| Her şey aynı karbondan yapılmış. | Open Subtitles | كل شيء مصنوع من الكربون نفسه |
| Bir ticari uçağın burun kısmı, düşük ağırlıklı karbondan ibarettir. | Open Subtitles | أنف الطائرة التجارية يتكون من الكاربون خفيف الوزن |
| - Aslında bir kaç parça karbondan başka bir şey değil... | Open Subtitles | - هم حقا لا شيء سوى بضعة قطع الكاربون |