| Eğer Kareem Said benim masum olduğuma inanırsa, jüri de inanabilir. | Open Subtitles | لو اقتنَعَ كريم سعيد بأني بريء ربما سيقتنِع المُحلفين بذلكَ أيضاً |
| Bu Kareem'in koyu renkli gözleri ve burada görmüş olduğunuz da beyaz zemin. | TED | هذه عيون كريم الداكنة وهذه هي الخلفية البيضاء التي نراها هنا. |
| Emerald City'deki rutine alışman için Kareem sana yardımcı olacak. | Open Subtitles | كريم سيُساعدك على معرفة قوانين مدينة إميرلاند |
| Kareem, konseydeki temsilcimiz sen olmalısın. | Open Subtitles | يجبُ أن تكونَ مُمثلَنا في المَجلِس يا كريم |
| Kareem Said, hükümetimize karşı acımasızca eleştiriler yönelten birisidir, ama politik farklılıklar bir kenara, hapishane mevcutları içerisinde inanılmaz bir bireydir. | Open Subtitles | لقد كانَ كريم سعيد ناقدً مٌفوهاً لإدارتِنا، لكن بوضعِ الخِلافات السياسية جانباً فقَد كانَ عُضواً مِثالياً في السِجن |
| Bu şiirim Efendi Kareem Said'e adanmıştır. | Open Subtitles | هذه القَصيدَة هُنا مُهداة إلى الإمام كريم سعيد |
| Kareem'e seninle ilgilenmelerini söylerim. | Open Subtitles | وانا سوف اقول كريم لاتخاذ رعاية جيدة للغاية من أنت. |
| Hal Connolly, Kareem Jackson ve Willy Fisher bu sabah Washington gölünde ölü bulundu. | Open Subtitles | هال كونولي، كريم جاكسون وويلي فيشر جرفتهم الامواج على شاطئ بحيرة واشنطن صباح اليوم |
| Kareem başını sağa doğru çevirdiği zaman mavi aktiviteyi görmüş olacaksınız. bu, görüntüde kontrastın koyudan açığa doğru arttığı alanları temsil ediyor. | TED | عندما يحرك كريم رأسه إلى اليمين ، سنرى هذا النشاط الأزرق هناك ، انها تمثل المناطق التي يزيد فيها النقيض في الصورة ، ذلك حيث انه سيمر من الداكن الى الفاتح. |
| Buradaki görüntü diğerlerine benzeyecek, ama burada size göstermek istediğim şey bunu yeniden yapılandırabilmemiz, Kareem'i üst bölümde herhalde tanıyacaksınız. | TED | فهذه الصورة هنا سوف تبدو مثل هذه هنا ، ولكن هنا سأريكم أنه بامكاننا إعادة بناء الصورة ، لذلك، كما تعلمون، يمكنكم تقريبا التعرف على كريم في ذلك الجزء العلوي هناك. |
| Geçtiğimiz salı günü Oswald Eyalet Hapishanesindeyken kalp krizi geçiren siyah Müslüman Lider Kareem Said'in durumu ciddiyetini koruyor. | Open Subtitles | القائد المسلم الأسمر، (كريم سعيد) مايزال في حالةٍ حرجةٍ في سجن ولاية (أوزولد) بعدما تعرض لنوبةٍ قلبيةٍ، الخميس الماضي. |
| Bu vesileden ötürü Kareem Said'i tamamen affediyorum | Open Subtitles | لِذا، فأنا امنحُ كريم سعيد عفواً تاماً |
| Kareem, biliyorsun senin bilgeliğinden hiç şüphe duymadık. | Open Subtitles | تعرِف يا كريم لم نشُكَ بحِكمتِكَ أبداً |
| Kareem kitap ciltleme işi ile ilgili planlar yapmıştı, ve hazırlıklar sürüyor. | Open Subtitles | لقد خططَ لنا (كريم) لكي نبدأَ بشركة لتجليد الكُتُب و التحضيرات جارية |
| Kareem, aylarca, hatta yıllarca sürebilecek bir kanun mücadelesi olabilir. | Open Subtitles | أمامنا أشهُر يا (كريم) و ربما سنوات منَ الصراعِ القضائي |
| Sonra Kareem, Bruce Lee'nin The Game of Death filminde vardı. | Open Subtitles | ...و هناك كريم في فيلم لعبة الموت مع بروس لي |
| Mike Tyson, Maria Sharapova'nın alpakasını Kareem Abdul-Jabbar'ın çiçekleriyle beslerken görülmüş. | Open Subtitles | شوهد (مايك تايسون) يطعم ألبكة (ماريا شاربوفس) ورود (كريم عبد الجبار) |
| Kareem Abdul Jabbar ile randevun mu var? - Evet. | Open Subtitles | لديكى موعد مع كريم عبد الجبار ؟ |
| Gerçekten Kareem Abdul Jabbar ile mi çıkacaksın? | Open Subtitles | انت حقاً لديك موعد مع "كريم عبد الجابر" ؟ |
| AsıI sen rahat olmalısın Kareem Abdul Jabbar. | Open Subtitles | "لا ، انت بحاجة الى ان تشقعر ، "كريم عبد الجابر |
| Kareem Said. | Open Subtitles | لكريم سعيد |