| O zaman bu berbat sıcaklığa daha fazla katlanmak zorunda değilim. | Open Subtitles | ليس علي أن أتحمل هذه الحرارة الرهيبة أكتر من ذلك |
| Bu saçmalığa katlanmak zorunda değilim, dostum. | Open Subtitles | ليس من الضروري أن أتحمل هذا الهراء يا رجل |
| Emirlerini yerine getirmediğinde gerçekten öfkelenirler ama buna katlanmak zorundasın çünkü yaşamak, yemek ve okula gitmek için paraya ihtiyacın var. | Open Subtitles | وإنهم يغضبون بشدة عندما لا يتم تنفيذ أوامرهم لكن عليك أن تتحمل دون شكوى، لأنك بحاجة لمال لتعيش وتأكل وتذهب للمدرسة |
| Gönderdiği sorunlara sadece katlanmak zorunda değilizdir onları birer lütuf olarak görmeliyiz. | Open Subtitles | إننا ليس فقط نتحمل صبراً العواقب التي يرسلها، بل أن نعتبرها كهدايا. |
| Hazır değilse sonuçlarına katlanmak için ben hazırım. | Open Subtitles | حسنا ان لم تكن جاهزة انا جاهز لتحمل النتائج |
| Bu saçmalga katlanmak zorunda degilim. | Open Subtitles | لا استطيع ان اتحمل هذا الهراء. |
| Bu arada, müvekkilim işlemediği bir suçtan ötürü devamlı polis tacizine katlanmak zorunda kalmıştır. | Open Subtitles | في غضون ذلك، مُوكّلي عليه أن يتحمّل مُضايقات الشرطة بسبب جريمة لم يرتكبها. |
| Yani dinazorların...neye katlanmak zorunda olduklarında tahmin edebilirsiniz. | Open Subtitles | لذلك يمكنك أن تتخيل ما... . كان يتعين على الديناصورات لتحمله |
| Beni ezmelerine katlanmak zorundayım. | Open Subtitles | وهكذا أجد نفسي مضطرا لتحمّل سخريتهم |
| 17 yıldır tek bir kelime yayımlamadım, hala senin gibi delilere katlanmak zorundayım. | Open Subtitles | لم أنشر أيه كلمة منذ 17 عام، و مازال يجب أن أتحمل مجانين مثلك. |
| Açıkçası uzun ve sıkıcı bir akşama katlanmak yerine seninle randevuya çıkmayı tercih ederdim. | Open Subtitles | ستكون بصراحة، ان كان يجب أن أتحمل ليلة طويلة و مملة فكنت افضل ان تكون معك في ليلة موعدنا |
| Ama senin pasif-agresif tavırlarına katlanmak istemiyorum. | Open Subtitles | ولكن ليس عليَّ أن أتحمل طاقتك السلبية العدوانية بعد الآن |
| Sayın yargıç bütün kutsal şeyleri hor görerek savunmasını yaptığı için burda kalıp Bay Drummond'un alaylarına ve patavatsızlıklarına katlanmak istiyorum. | Open Subtitles | سيادة القاضى إننى على استعداد للجلوس هنا و أن أتحمل احتقار "السيد " دراموند |
| Cüceler bile buraya katlanmak için uyuşturucu almak zorunda kalıyorlar. | Open Subtitles | حتى الأقزام تتعاطى المخدرات لكي تتحمل البقاء بها |
| Cüceler bile buraya katlanmak için çözümü uyuşturucuda arıyorlar. | Open Subtitles | حتى الأقزام تتعاطى المخدرات لكي تتحمل البقاء بها |
| İşgücünün bir parçası olmuştu ve kendisine para ödedikleri için olan bitene katlanmak zorundaydı. | Open Subtitles | حسنا لقد أصبحت جزءا من القوى العاملة لذا تحتم عليها أن تتحمل الوضع و تقوم بأداء العمل الذي كان يدفعون لها للقيام به. |
| Babanın bitmek bilmez sızlanmalarına ve yakınmalarına katlanmak zorunda kalıyoruz. | Open Subtitles | جميعنا علينا أن نتحمل توجع و تذمر والدك المستمر |
| Buna daha fazla katlanmak zorunda değilim. | Open Subtitles | لستُ مضطرّةً لتحمل هذه السخافات بعد الآن. |
| Ama şimdi ben de senin saçmalıklarına katlanmak zorundayım. | Open Subtitles | لكن الان انا اتحمل اخطائك ايضا |
| Ve eve geri dönmeye - katlanmak zor olduğundan... | Open Subtitles | وطالما أنّه لم يستطع أن يتحمّل العيش في الشقة من جديد |
| Üzgünüm. Hepiniz buna katlanmak zorunda kaldığınız için çok üzgünüm. | Open Subtitles | أنا آسف آسف على كل ما اضطررتِ لتحمله |
| Merhaba, anne. Sana bağırmama katlanmak zorunda kalmayacaksın artık. | Open Subtitles | أمّاه، لن تضطّري لتحمّل صراخي بعد الآن |
| Ve sen buna katlanmak zorunda olacaksın. | Open Subtitles | ويجب عليك أن تتحملى. |
| Bana katlanmak zorundasın. | Open Subtitles | عليكِ أن تتحمليني. |