| Baş düşmanı ise saatte 320 km. Hızla 10 dakikadır tünel kazıyor. | Open Subtitles | عدوّه اللدود يحفر نفق جنوباً بسرعة 200 ميل في الساعة لمدة 10 دقائق |
| Tek elle veya değil, bence bizim amele de burada kazıyor olmalı. Ne dersin? | Open Subtitles | سواء كانت يده مقطوعة أم لا أظن أنه يجب أن يحفر معنا، صحيح؟ |
| Bir aydan fazla zamandır deli gibi kazıyor. | Open Subtitles | لقد مر أكثر من شهر ومازال يحفر مثل المجنون |
| O zaman neden attığın her adım mezarımı kazıyor? | Open Subtitles | هل نحن شركاء؟ إذا لماذا كل حركة منكِ تحفر في قبري ؟ |
| Çocuklar bitap düşene kadar gece gündüz sizin için kil kazıyor. | Open Subtitles | أطفالِ الآن يعملون ليلاً ونهاراً يحفرون بالطين ليجعلوك غني وأنفسهم يائسة |
| Mümkün olduğunca az çaba sarf ederek derin olmayan bir yuva kazıyor. | Open Subtitles | مستنزفةً أقل ما أمكنها من طاقة، تبدأ في حفر مأوىً سطحي |
| Hani bilmesem, şu anda mezar kazıyor derdim yani. | Open Subtitles | لو لم أكن أعرف أكثر، لقلتُ أنّه الآن يحفر قبراً |
| Ross Peterson beni parmaklamaya çalıştığında bozuk para aramak için kazıyor gibiydi. | Open Subtitles | عندما حاول روس بيترسون وصعه اصبعه فيني كان كأنه يحفر |
| Sadece toprağın üstünü kazımıyor, daha derini kazıyor. Ve bıçağın açısından dolayı toprağı ters döndürüyor. | Open Subtitles | لا يحرث سطح الأرض فقط، بل يحفر أعمق، وبسبب زاوية النصل، يقلّب التربة. |
| Teddy aşağıda kilerde çukuru kazıyor. | Open Subtitles | . تيدى الآن فى القبو يحفر الهويس |
| Askerler buraya neden siper kazıyor? | Open Subtitles | ولماذا يحفر الرجال الخنادق هنا؟ |
| O çukuru kazıyor, sen de boruyu döşüyorsun. | Open Subtitles | هو يحفر الخندق, وأنت تضع الأنبوب. |
| Bunun için kendine çamurda bir tünel kazıyor. | Open Subtitles | لذا يحفر لنفسه نفقاً داخل الطين. |
| Sanki gömülü bir hazineyi kazıyor. | Open Subtitles | يبدو كما لو كان يحفر من اجل كنز مدفون |
| Arka yüzgeçleri ile dikkatlice ve tam da doğru derinlikte çukur kazıyor. | Open Subtitles | مع زعانفها الخلفيه تحفر بعنايه العمق المناسب لها |
| Şu an kendi mezarını kazıyor olma ihtimalin çok yüksek biliyorsun değil mi? Neyse, bir şey demedim. | Open Subtitles | أنت، ثمّة احتمال مرجّح لكونك تحفر قبرنا، لا تزعج نفسك. |
| Güneş tekrar ortalığı kavurmadan önce bir kraliçe bal karıncası kumu kazıyor. | Open Subtitles | تحفر ملكة نمل العسل في الرمال قبل أن تجفّفه الشمس مجددًا |
| Evet, efendim. Mahkumlar bir tünel kazıyor. | Open Subtitles | نعم يا سيدي السجناء سوف يحفرون نفق في السجن. |
| Demek bu yüzden köleler kazıyor? | Open Subtitles | لهذا هؤلاء العبيد يحفرون إنهم أطفال أبرياء |
| Çukur kazıyor ya da lastik yamalıyorum. | Open Subtitles | أنا مستعبد, حينما يحتاجنْ إلى حفر حفرة او تغيّر الإطارات |
| Telif endüstrisi internetin kuyusunu kazıyor. | Open Subtitles | مؤسسات حفظ الحقوق تحفر قبرا للانترنت |
| Şu anda siper kazıyor olmalılar. | Open Subtitles | يجب عليهم البدأ بالعمل بشكل مُكثف الآن. |
| Ives iyi kazıcı, o önden kazıyor, çıkan toprağı arkasına doğru itiyor. | Open Subtitles | إيفس" هنا هو رجل النفق , لذلك سيحفر من الأمام" يدفع التراب إلى الخلف |