| Görme özürlüler topluluğu teknik sınırları ve yol göstericileri keşfediyor. | TED | عالم فاقدي البصر يستكشف هذا الحد التقني والمستكشف. |
| Şakacılıkta saklanan içerlemelerden, o maskelerin cazibesi tartışmalarına, eserleri duygu ve görgü kurallarının şaşırtıcı çatışmasını keşfediyor. | TED | من الاستياء المُعبّر عنه بداعابات إلى الجدال الذي يضمر الانجذاب، يستكشف عملها التصادم المذهل بين العواطف واللّباقة. |
| Gezegenimizde ya da ötesinde, bilim doğayı her yönüyle keşfediyor. | Open Subtitles | العلم يستكشف جميع جوانب الطبيعة، سواء على كوكبنا أو أبعد من ذلك، |
| DNA kazıcılarımız her sene yeni türler keşfediyor. | Open Subtitles | المنقّبين يكتشفون أنواعاً جديدة من الحمض النوويّ كل سنة |
| DNA araştırmacılarımız her sene yeni türler keşfediyor. | Open Subtitles | فأن منقّبون الأحماض النووية الخاصين بنا يكتشفون أنواع جديدة في كل عام. |
| Neden o embesille keşfediyor aklım almıyor. | Open Subtitles | أنا فقط لا أفهم لما هو "يستكشف" مع هذا الخاسر |
| Saldırgan vücudu bıçakla keşfediyor olabilir. | Open Subtitles | الجانى من الممكن كان يستكشف الجسد بسكين |
| Hindistan'ı keşfediyor. | Open Subtitles | انه يستكشف الهند |
| Bu kitap, anatomiden yaşamı boyunca büyülenmesini sağlamıştı; sonraki çalışmalarında bunu kafatası, kas telleri ve bağırsaklarla ortaya koydu, bu da ötekileştirilmiş vücutların gücünü ve kırılganlığını keşfediyor. | TED | وهذا ما بدأ افتتانه الذي استمر طوال الحياة بعلم التشريح الذي ظهر جليًا في الجماجم والأوتار والأحشاء التي احتوتها أعماله اللاحقة - تلك الأعمال التي كان يستكشف من خلالها مواطن القوة والضعف للفئات المهمشة. |
| Kendisini keşfediyor. | Open Subtitles | انه يستكشف. |
| Bu kadınların çöl cisimlerini işlerken... astronomlar, kozmosun her yerinde aynı olan, dünyayı oluşturan şeyleri keşfediyor. | Open Subtitles | بينما كانت أولئك النسوة يعملن على مسألة الصحراء كان علماء الفلك يكتشفون بأن الأمور المتعلقة بالأرض هي نفسها في كل مكان في أرجاء الكون |