| Fakat artık matem ve kederden eylem ve değişime geçme zamanıdır. | TED | لكن يجب أن يتغير الوقت الآن من الحزن والكآبة إلى العمل والتحول. |
| Bizi hissetmekten, kederden, derin melankoli ve nefret girdabından kurtaran. | Open Subtitles | انقذتنا من الأسي، من الحزن بعيداً عن الحقد والكراهيه |
| Yaralarımızın merhemi, bizi acıma duygusundan kederden, nefret ve melankoliden kurtaran tek şey. | Open Subtitles | المهدىء و الخلاص. لقد إنتشلنا من التأثر من الحزن. الهوة العميقه للإكتئاب و الكراهية. |
| Chester, acaba diyorum dünyada kederden senden daha az anlayan bir insan evladı var mıdır? | Open Subtitles | أشكّ بأن يكون هناك شخص على وجه الأرض يعرف عن الحزن أقلّ منك |
| Kimse beni onun kanser olduğuna inandıramadı çünkü karım kederden öldü. | Open Subtitles | ولم يستطع أحد أن يقنعني بأنّ السرطان بدمها سببه أي شئ غير الحزن |
| Öfkenin iyi hissettirdiğini biliyorum. kederden daha iyidir. | Open Subtitles | تعلمتُ أنّ الغضب شعور جيّد أفضل من الحزن |
| Bir insan kalbindeki kederden kurtulmak için koca bir ulusu feda edebilir ama kederle hiçbir şey satın alamazsın. | Open Subtitles | مع ذلك، الرجل الذي يُقدم للأمم ما لديه من ذلك الحزن، لا يُمكنه شراء أيّ شيء بذلك الحزن. |
| Anneni arayıp, kederden hasta olduğunu ama oraya gelmek için çok meşgul olduğunu söyle. | Open Subtitles | ...اتصل بأمك وأخبرها أنّك غارقٌ في الحزن لكنّك مشغولٌ ولا يمكنك الحضور |
| kederden daha çok acıktıran ya da yoran bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا شي يجعلك جائعه أو مُجهده غير الحزن. |
| Birçok komşunu kederden, zarardan ve ölümden kurtarabileceğini bilseydin böyle bir şeytanı yok etmek için ne yapardın? | Open Subtitles | إذا يمكنك أن تنقذ الكثير من جيرانك من الحزن والأذى... والموت... |
| Onun şeytan olması bana kederden başka bir şey vermedi. | Open Subtitles | الحصول عليه وهو شيطان سبب لي الحزن |
| kederden öte. | Open Subtitles | كلا، بل أكثر من الحزن. |
| "Bak nasıl da sararıp soluvermiş kederden... | Open Subtitles | المريض الذابل من الحزن |
| kederden kurtar beni. | Open Subtitles | أخرجني من الحزن |
| Aşkın akınına uğramış, kederden boğulmuş. | Open Subtitles | عصف بها الحب و أغرقها الحزن |
| Kral ise kederden daha güçlü bir şey buldu. | Open Subtitles | ووجد الملك شيء أفضل من الحزن |
| # Bana hiç kederden bahsedilmedi. # | Open Subtitles | .لم أعلم مطلقاً عن الحزن |
| Bak, Ryan, Val'in cenazesinin bu sabah yapıldığını biliyorum ve öfkenin kederden daha kolay geldiğini de anlıyorum. | Open Subtitles | اسمع يا (رايان) أعلمُ أنّ جنازةَ (فال) كانت صباحَ اليوم. و أعلمُ أنّ الغضبَ أهونُ من الحزن. |
| Bana kederden bahsetme. | Open Subtitles | لا تحدثيني عن الحزن |
| Böyle bir zamanda, kederden kırılmış bir haldeyken Bayan Crawley'e yük olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | لاأصدق أنك فرضتيه على السيدة (كراولي) في هذه الأوضاع. عندما إنهارت تقريباً بسبب الحزن. |
| Ne demezsin, kahroluyorlar. kederden, kendilerini sigaraya ve votkaya vurdular. | Open Subtitles | انهم جميعا محطمون هناك مع الفودكا والسجائر |