| Evet, kemikteki anomaliyi tanımlayamadım. | Open Subtitles | نعم, لا أستطيع ان أعرفَ عن هذا العظم على أنه شاذ |
| Gerçek bir kemikteki delikten telle geçirildiğinde buradaki gibi görünür. | Open Subtitles | يمكنك ان ترى الحفرة على العظم الحقيقي حيث حشر السلك عندما تم تجميع العظام للعرض |
| Görünüşe göre kemikteki çukur genetik olabilir. | Open Subtitles | يبدو ان النتوء الذي في العظم يمكن ان يكون وراثياً |
| kemikteki morluk çember şeklinde ve çapı 25 mm kadar. | Open Subtitles | تبدو الكدمات على العظام دائرية الشكل وقطرها حوالي 25 ملمتراً. |
| kemikteki kesik göz önüne alınırsa testere ya da bıçağımız yaklaşık olarak iki milimetre kalınlığında. Nasıl bir bıçağın kullanıldığını bulamadım daha. | Open Subtitles | طِبقاً للخسارة العظمية من القص فهو منشار سمك نصله 2 ميليمتر |
| Ama hiçbiri kemikteki izleri oluşturacak kadar elektrik üretmiyor. | Open Subtitles | و لا واحدة منهم تولد كمية الطاقة لإحداث تلك العلامات على العظم |
| Bu kemikteki çentiğe her ne sebep olduysa arka kaval kemiğine ait atardamarı kesmiş olmalı. | Open Subtitles | أيا كان ما سبب الشّق على العظم سيكون قد قطع الشريان الظنبوبي الخلفي |
| Hayır. kemikteki kesikler pürüzlü ve düzensiz. | Open Subtitles | لا, و تمزقات حتى العظم غير متساويه ومتفاوته |
| Yani kemikteki büyüme viral değil. | Open Subtitles | هذا يعني الذي ينمو داخل العظم ليس فيروس. |
| kemikteki bu kadar derin bir kesik kalça arterini kesmiş olabilir. | Open Subtitles | أيّ جرح عميق بما يكفي ليترك أثراً على العظم من شأنه أن يقطع الشريان الفخذي. |
| kemikteki çentiği, yaraya sebep olan bıçak açısıyla eşledim. | Open Subtitles | طابقتُ الشق على العظم مع زاوية الشفرة التي أحدثت الجرح. |
| Ön kemikteki baskı kırığı keskin olmayan bir cisimle vurulduğunu kanıtlıyor. | Open Subtitles | الكسر العميق في العظم الجبهي دليل على رضة قوية وعنيفة. |
| Ön kemikteki yara ölümcül olabilir. | Open Subtitles | الضربة في العظم الجبهي لكانت قاتلة |
| Çünkü karbondioksit kemikteki kalsiyum seviyesini azaltabilir. | Open Subtitles | " سوف يوصف له تجنبها لأن " ديوكسيد الكربون يحلل " الكالسيوم " في أنسجة العظم |
| Şimdi, kemikteki oyuğu belirlemeliyiz. | Open Subtitles | -الآن، علينا أن نحدّد ما تسبب بنحت العظم |
| kemikteki izler, onları bıraktığı yerler çok belirleyici işaretler. | Open Subtitles | العلامات على العظام و مكان رميهن ذلك توقيع محدد جدا |
| Eğer kemikteki aşınmalara uygunsa olabilir. | Open Subtitles | حسناً، إذا تطابقت مع التآكلات على العظام |
| kemikteki yoğun yaralanma ve yumuşak doku enfeksiyonun derecesi sıkıntı yaratıyor. | Open Subtitles | الإصابة العظمية الواسعة بالإضافة إلى درجة الإنتان في النسيج الرخو مقلقة... |