Kendi gücümüzden vazgeçtik, belirsizlikten duyduğumuz rahatsızlığı onların sağladığı kesinlik illüzyonu için elden çıkardık. | TED | لقد تخلينا عن قوتنا، مقايضين عدم ارتياحنا بعدم اليقين بوهم اليقين الذي يقدمونه. |
Annem ve benzeri birçok kadın bana hayatın, zafer veya kesinlik ve hatta emniyetle ilgili olmadığını öğretti. | TED | ان والدتي .. كما الكثير من النسوة حول العالم علموني ان الحياة ليست عن المجد والشهرة .. او اليقين .. او الأمن حتى .. |
Tek kesinlik belirsizlik ama hâlâ bu kırılganlığı başarılı bir şekilde yönlendiremiyoruz. | TED | إن اليقين الوحيد هو المظنّة، لكننا لا نواجه تلك الهشاشة بنجاح أو على نحوِ مستدام. |
Ve teknoloji ile tabii ki kesinlik ve doğruluk kazanıyoruz. | TED | والذي توفره لنا هذه التكنولوجيا الحديثة هو بالتأكيد الدقة والإنتظام |
Konum belirleme için kesinlik çok önemlidir ve gelişmeler sadece son 10 yıl içerisinde oldu. | TED | في المواقع الجغرافية ، الدقة ضرورية و التقنية تطورت فقط في العشر سنوات الأخيرة. |
Bu güvenli hissettiğim yerdi. Yaşam hakkındaki kesinlik ve berraklıktı. | TED | هناك حيث شعرت بالأمان. مثل لي ذلك يقين ووضوح الحياة. |
Descartes umarsızca kesinlik arayan bir adamdı ama kesinlik o dönemde pek bulunamıyordu. | Open Subtitles | ديكارت كان رجلاً متلهفاً علي اليقين لكن الوقت لم يكن وقت اليقين |
Büyük bir bağlılık ve kesinlik gücüyle hiç bir şüpheye yer bırakmadan huzursuz bir hayatın kitapları, argümanları ve tehlikeleri bu inancı sarsamadı, ona dokunamadı. | Open Subtitles | اعتقد بأنه قد جرى اختياري لكي أكون كذلك و لكي أضع يدي على اليقين من دون ذرة شك من حينها فان الكتب و التشكك |
İnan bana, o çeşit bir kesinlik kendi problemlerini de beraberinde getiriyor. | Open Subtitles | صدقني ، هذا النوع من اليقين يخلق مشاكله الخاصة |
Benim istediğim şey bilimin sunduğu kesinlik. | Open Subtitles | كل ما أطلبه هو اليقين والذي يوفره العِلم |
- Şey kesinlik şeytana mahsustur, General. | Open Subtitles | اليقين هو الشيطان، أيها العقيد |
Yüksek seviyede kesinlik görüyor olsam da ayrıntılı şebeke incelemem ve şimdiye kadar taradığımız yerleri denklemden çıkartmam sonucu elimizdeki özel görev için dikkate alınacak birkaç yer bulduğuma inandığımı belirtmek isterim. | Open Subtitles | بينما آنس مستوى عاليًا من اليقين سيكون إهمالًا إذا أغفلت ذكر أن بعد تحليلات شاملة للشبكة واستبعاد الأماكن التي مشطناها سلفًا أظنني حددت بدقة مكانًا يستحق وضعه بالاعتبار لأجل مهمتنا الراهنة. |
Yüksek seviyede kesinlik görüyor olsam da ayrıntılı şebeke incelemem ve şimdiye kadar taradığımız yerleri denklemden çıkartmam sonucu elimizdeki özel görev için dikkate alınacak birkaç yer bulduğuma inandığımı belirtmek isterim. | Open Subtitles | بينما آنس مستوى عاليًا من اليقين سيكون إهمالًا إذا أغفلت ذكر أن بعد تحليلات شاملة للشبكة واستبعاد الأماكن التي مشطناها سلفًا أظنني حددت بدقة مكانًا يستحق وضعه بالاعتبار لأجل مهمتنا الراهنة. |
Cantor'un irrasyonel sayılarının ve mantıkdışı sonsuzluklarının kesinlik ilkesini yiyip bitirdiğini düşünüyorlardı. | Open Subtitles | كل ما كان يصنعه (كانتور)، من أعداده الغير كسرية ومالانهاياته الغير منطقية، بدا لهم كالنّخر في اليقين. |
Cantor'u eleştirenler, onun, matematik ve mantık için hayati önemde olan kesinlik ve açıklığı yerinden oynatacağından ve bunun bir daha asla eski yerine koyulamayacağından korktular. | Open Subtitles | خشي نُقاد (كانتور) بأنه سينزع اليقين والوضوح الضروريان للرياضيات والمنطق، وهو أمرٌ لعله لا رجعة فيه. |
Bu da kesinlik/belirlilik diye bir şey yok demek oluyordu. | Open Subtitles | يعني إنعدام اليقين. |
Bu kesinlik seviyesi, bir yenileşim (inovasyon) fırtınası açığa çıkardı. | TED | هذا المستوى من الدقة أطلق العنان لعاصفة من الإبتكارات . |
Fabrika ve laboratuvarlar daha iyi araç gereçler ve daha detaylı süreçlerle kesinlik oranını artırıyorlar. | TED | المصانع والمعامل تزيد من الدقة باستخدام معدات أفضل وإجراءات مفصلة |
Yine de kesinlik konusunda yatırımlar daha önceden mümkün olanı çok daha ileriye götürmemizi sağlayabilir, Mars'a ulaşmak gibi. | TED | مع ذلك، يمكن للاستثمارات في الدقة أن تأخذنا لأبعد مما كان ممكنًا في السابق، حتى كبُعدْ المريخ. |
Eğer bunu bana bir sene önce sormuş olsaydınız, bunu hiçbir kesinlik ile size söyleyemezdim. | TED | الآن إذا سألتموني في السنة الماضية، كنت سأخبركم بأني لست على يقين |
Viyana sosyetesi, politika, felsefe, sanat yada bilimde... bir kesinlik, bir prensip arıyordu. | Open Subtitles | كانت يسعى المجمتع الفييني عن يقين أو مبدأ ما سواءاً كان في السياسة أو الفلسفة أو الفن أو العلم. |
Ekiplerin yolculuk masrafları, bütçe kesintilerinden dolayı henüz kesinlik kazanmadı. | Open Subtitles | جائزة المسابقة لم تتحدد بعد بسبب عدة أشياء |